Hepimiz yarın için bir şeyler hazırlama telaşındayız.
Hepimiz daha huzurlu günler yaşamak istiyoruz.
Hepimiz sahip olduklarımızdan daha fazlasını elde etmek istiyoruz… Ve bunları hak ediyoruz da.
Yeter ki helal yoldan arzularımızı gerçekleştirmeye çalışalım.
Yeter ki vasıtalarımız meşru olsun.
Yeter ki kul haklarına riayet edelim ve insanların sırtına basarak onların umutlarını, hayallerini, ideallerini körelterek, kendi ihtiraslarımızı gerçekleştirmeyelim.
Hem doğru davranışlar sergileyelim hem de helal ve meşru işler yapalım.
İnsanlar, bir dine bağlı oldukları için ‘ahlak’a ihtiyacı yokmuş gibi davranmamalı bu dünyada.
Ahlaki amacı olmayan veya ahlaki hedefleri kaybedilen her hareket, meşruiyetini kaybetmiş olur.
İslam Davası: “Allah’a iman, salih amel ve insanlar arasındaki samimi kardeşlik esasları üzerine kuruludur.” diyen Hasan el-Benna’ya Allah rahmet eylesin.
Kardeşinin yükünü omuzlamaktan çekinen, onun derdini görmek istemeyen ve hatta kardeşinin gördüğü zarar sebebiyle üzülmeyen, belki de mutlu olan bir anlayış, bizim reddetmemiz gereken bir anlayıştır.
Eğer birbirimize omuz vererek ortak ve büyük hedeflere yürüyemezsek, birliğimiz dağılır, kuvvetimiz azalır, rüzgârımız kaybolur ve birlikte çöküşe düşeriz…
Kuvvetli müminin zayıf olandan değerli olduğunu unutmadan, kuvveti pazuda değil, kardeşlik ve yardımlaşmada arayarak, geleceğe birlikte yürüyelim.
İbn-i Mes’ud (radıyallâhu anhu) dediğini esas olarak ; “Cemaat; tek başına kalsan da hak üzere (sabit) olmandır.” ilkesini hayata uygulayalım ve düşenin dostu olalım ki şu veya bu şekilde yolda düşen veya yorulan kardeşimizi yeniden kazanalım. Kaybetmek yok saymak en kolayı…
Selim CERRAH