Tanıyanlar ne tanır bizi, tanımayanlara selam olsun!
Efendim “Bu bizim Meczup Niyazi, yine deli gömleğini sırtına geçirdi…” deyü söylenip durduğunuzu duyar gibiyim…
Çok da umrumdaydı. Hıh!
Ne zamandan beridir Meczuplarda akıl aranır oldu?
Tavalar balıkla doldu! Dünya hep afetle doldu?
Karılar koca; kocalar karı oldu?
…
Bırakın bu lakırdıları da size bir şey anlatayım…
Hani şu tayfunlar ha bire vuruyor ya Amerikayı. Hani şu 300, 500 kilometro hızla koparıyor ya yerden ayaklarını adamların…
Nah işte bu tayfunlar, zebellak gibi hortumlar, niye vuruyo len bu Gavurcukları?
He! Var mı bilen? Hıı! Yok mu?
Ben size diyim bari. Bunların hepsi Gavurluktan, zulümden, fuhuştan oğlum.
Şimdi diyceniz ki “Bizde de hortum oluyor artık.”
Olur tabi… Biz de gavurlaşmaya başladık da ondan. Neyse durun bakayım, kafamı karıştırmayın.
La dünyanın iliğini kurudup sömürdükleri yetmezmiş gibi bir de dövletleri birbirlerine gırdırıyorlar…
Yok, gırdırmıyorlar; gırdırıyormuş gibi yapıveriyorlar. Niçün?
Silah milah satmak içün… Bizim saftirik Müslümanlardan bazıları da geçende atladıydı oltaya…
Yok efendim, Türkiye niçün Katar’a katar katar gıda satarımış? Niçün yan gelip yatar imiş?
Sanane la! Sen kimsin!
Hee asıl mesele bu değil tabi, mesele başka…
Sonra Suutlar bastırdı milyarları, silah alcaaz diye…
Tuh bizim saftirikliğimize!
Tuh bizim beceriksizliğimize!
Tuh sizin ferasetinize!
Keşke delilerdeki akıl,
sizde olsaydı…
Meczup Niyazi