Sodom ve Gomore
Sırtında bir batı hayranlığı
Ayaklar altında vatan sevdası
Kahramanlar, piyasa kurlarında
Ümit tüccarlığı
Sevgi yapay bir destan
Kavgalar…
Narkozun yan etkisi
Belki dedim doğallık ütopyasının son nefesleri
Asıl gerçek boynunda bağlı urganın
İğne deliğinden geçme hevesi
Kaybolan ümidim, bir gece aydınlığında
Rüyasız kalan pespembe uykular
Ve selamsız kalan somurtkan ay damlaları
Sonra tek bir soru
Yalnızlığım kadar peşinde miyim hayatın?
Ağladık…
Susmayı unutarak bazen,
Yırtık sayfaları,
Kelimelerin yalnızlığında hakir görerek kendimizi
Konuştuk, hem de çok
Sustuk bazen de
Geçen zamanın şelalesine vurarak kendimizi
Bu arada unuttuk hayata pranga vurmayı
Sonra korku tüccarları geldi ardımızdan
Ayın yalnızlığı ile tehdit edildik,
Karanlığın ümitsiz bekleyişi ile
Biz de ölümü kifayetsiz kelimelere koyup
Gönderdik ümit dünyamıza
Cevabı korkarak okuduk hayat tecrübemizden
Sonra beklenmedik sela ile selam söyledik giden mektuplara
Bana içindeki ateş sönmedi mi diye sorarlar
Benim ateşim yar davasıyla yaşıttır
Ölümle sönmez harlanır
Ama yakmaz kimseyi
Can verir aşka sığınana
Sevdalıya selam durana
Öksüze umut olana
Benim içimdeki ateşi sorarlar
Cevap vereyim öyleyse… Sönmedi
Umut ışığını arayanı bekler
Bir ağaca hülya katıp meşale olmak için
Yedi ayrı çöldeki mecnuna
Asıl Leyla’yı buldurmak için
Benim ateşim mültecidir bu yurda
Bembeyaz karda açan goncaya can olmak için
Ölüm celladıyladır onun işi
Ölümsüzlüğe yol açmak için
İmkânsız ile anlaşmalıdır
Bir sapan ile tanka dur diyecek kadar
Benim ateşimi sormayın
O sevdalılar için yanar
İsa Uzun