İnsan, iman etmekle sorumlu olduğu kadar, imanı ve ahlakı muhafaza etmek, daha yaşanılabilir bir dünyayı imar ve inşa etmek için de yaşar, yaşamalı.
Kendini bir dünyaya ait sayan, bir ideale adayan herkes, evvela bu davanın ve mücadelenin nimetine değil, külfetine talip olmak gerektiğini bilerek yola koyulmalı. Ben bir damlayım, deryanın derdini sırtımda taşıyorum düsturuyla mücadele etmeli.
Çileye talip olmak
Allah Teâla, cenneti ve Rıza-yı Bari’yi kazanma yollarını; zorluk, meşakkat, mücadele ve mücahede gibi çileli bir yolculuğa bağlamıştır. İmanla beraber salih amelin, mücadeleyle beraber güzel ahlakın, davaya adanmakla beraber sabır ve sebatın kuşanılması ile muvaffak olacağımızı da bizlere hatırlatmıştır.
Çoğunluğun ikbal, servet, makam ve mutlu bir gelecek peşinde koştuğu bir dünyada, bazıları çileye, yokluğa ve meşakkate talip olarak mücadele etmeli.
İçinde yaşadığımız şartlar, nimete ulaşmayı kolaylaştırdı. Daha zenginiz artık, daha büyük makamlarımız, daha fazla şöhretimiz var ve hız çağında birçok şeye kolayca ulaşabiliyoruz.
Peki, elde ettiklerimiz bizi ne kadar mutlu ediyor?
Gece rahatlıkla uykuya dalabiliyor muyuz?
Sabah namazına kalkarken, kuş gibi hafifçe uyanabiliyor muyuz?
Güne huzurla başlayıp akşama evimize döndüğümüzde, bir saadet ocağına döner gibi mi dönüyoruz?
Dünya, bize sunduklarıyla ait olduğumuz mücadele ikliminden bizi koparıyor ve bir girdaba mahkûm ediyorsa, bunun suçlusu yine biziz.
Dünya iktidarından pay kapma yarışından uzak duranlar, insanlığa katkı sunabilir ve ancak onlar hakikate adanabilirler.
Dava adamının temel görevi
Dava adamının temel görevi; nefsi mağlup edip gafleti azaltmaktır.
Unutmayalım, Rahmetli Aliya İzzetbegoviç: “Savaş ölünce değil, düşmana benzeyince kaybedilir.” demişti. Eğer kendi mücadelemizi doğru bir metotla yürüteceksek kendi kaynaklarımızdan beslenerek yürüyeceğiz.
“İslam orduları fetih için beldelere doğru yürürken, onlardan önce yürüyen Sufiler, gittikleri yerlere birer Ribat veya Tekke veyahut bir Zaviye inşa ederek, yöre halkının işlerine yardım etmiş, onların gönüllerine girmiş ve o toplulukların gözünde adeta birer “Yürüyen Kur’an olmuşlardır.”
“Zalimin karşısında durup halkın yanında yer alarak onların hukukunu korumuş, fakirlere ve yolculara yiyecek ve barınak sağlamışlardır.
Zevk-i Selim ve Fıkh-i Âli sahipleri olarak, o toplulukların içinde yaşayarak, onların kalp ve ruhlarını besleyen Sohbet ve Zikir Halkaları kurmuş, onların gönüllerinde köklü ve kalıcı yer etmişlerdir.
Bosna Hersek’te Blagay Tekkesi civarında avlanmayı ve balık tutmayı yasaklayan dervişler, ibadet ve zikir mahallini cebir ve şiddetten uzak tutmuşlardır.” (Mahmut Erol Kılıç)
Meşru bir eylem olan avcılık ve balık tutmayı dahi kendilerine yasaklayan bu hassasiyet, elbette o toplumlar nezdinde çok farklı bir yere ve imtiyaza sahip oldular.
Sarp yokuşu aşmak için…
Hasılı, mücadele insanın içiyle mücahedesi ve dış dünyasıyla mücadelesi şeklinde, bir arada devam ediyor. Bize düşen, yılmadan, yorulmadan ve şartlara teslim olmadan azim ve gayretle çalışmaktır.
Mücadele, tüm zorlukları aşmak için bir anahtardır. Sarp bir yokuşun eşiğindeyiz ve buradan kurtulmanın yolunu bulmak veya inşa etmek bizim görevimiz. Sarp yokuşu aşmak için bize anahtar lâzım. “Bir gün, Resulullah Efendimiz (sav), Hz. Ebu Zerr’i (ra) yanına alarak, Medine’nin dışına çıktılar. Efendimiz ona dedi ki; “Ey Ebu Zerr:
- Gemiyi yenile, zira deniz derindir.
- Azığı tam olarak al, zira sefer uzundur.
- Yükü hafif tut, zira geçit çok sarptır.
- Ameli ihlâsla yap, zira kontrol eden Allah’tır.” (Münebbihat)
Bu hadis-i şerif ışığında, Beled Suresi’nde bize öğretilen sarp yokuşu aşmanın altı anahtarını okuyalım şimdide:
- Köle azad edin. Günümüze uyarladığımızda belki de söylenen; zihnen, fikren, bedenen hakları elinden alınarak köleleştirilen insanları uyandırın. Bir kulun, bir arzunun veya bozuk bir yapının kurbanı veya kölesi olarak yaşamasınlar.
- Zorluk içinde yaşamak zorunda kalanların karnını doyurun, onlara güvenlik ve barınak sağlayın.
- Akrabanız olan yetimler üzerine titreyin, onları koruyup gözetin.
- Yokluğa maruz kalmış miskinlerin elinden tutun, onlara yardım edin.
- Birbirinize sabrı tavsiye edin.
- Birbirinize merhameti tavsiye edin.
Allah Teâlâ kendi davasına omuz verenlerin yardımcısıdır vesselâm.
Selim Cerrah