EdebiyatŞiir

Geleceğin Fatihlerine

1.44BinOkunma

Ben Gazze’yim…
Umutsuz ve ümitsiz gecelerde gözyaşına boğulan şehrimin çocuklarını Hz. Yakub yüreğiyle kucaklayan diyarım.

Ben Ramallah’ım…
Silah, füze, kimyasal silahlar kullanan bir zalim ülkenin karşısında, yumruk ve taşla korkusuzca karşı çıkan dev yürekli insanların şehriyim. Bende Hz. Harun’un âminleri yükselir.

Ben el-Halil’im…
İbrahimî bir duanın, Nebiler nebisi Hz. Muhammed Mustafa (sallallâhu aleyhi vesellem) ile en şerefli nesle sahip olan Hz. İbrahim’in duasının diyarı.

Ben Kudüs’üm…
Ben, beton yığınları içinde geleceğe umutla bakamayan, her gün, ölüme şehadet eden ölümün şehriyim. Uyandığı zaman annesiz ve babasız kalmaktan korktuğu için uyumak istemeyen çocukların, bir gün oyun parklarında daha güzel bir hayal kurabilecekleri ümidiyle yaşam mücadelesi veren şehirim.

Ey Müslüman!
Ben senin başkentinim. Baş davan, baş meselenim.
Ben Filistin’im…

1,5 milyar suskun İslam âlemine inat, aslanlar gibi mücadelesini son nefesine kadar vermeye ant içmiş, zalime ve zulmüne sessiz kalmamak için yola koyulan ve çıktığı yolda şehadetle müjdelenen yüreği “Bedir kadar büyük” insanların diyarıyım. 

Kardeşim!
Ben kimsesizim, eğer sen de beni savunmazsan ben, savunacak bir adamı dahi olmayan diyarım.

Genç Kardeşim!
Kudüs’ü fethedecek Komutan veya o Kutlu Ordu’da bir nefer olmak istiyor musun?

Önce kendine dön bak!
Ben, Hz. Ömer’in İslam davasının, sevdasının neresindeyim?
Selahaddin Eyyûbî gibi, Kudüs esirken, İslam birliği param parça iken, gülmeyi kendimize haram kıldık mı?

Durmaksızın çalışmayı, bir damın gölgesinde bile duracak kadar dinlenmeyi kendimize haram kıldık mı?
İşte, ne vakit öyle bir adam olursak…

Biz, işte o Kudüs Fatihiyiz demektir.

 

-Ümit Serhat Genç