Dava adamı olmak, bir davaya hayatını adamak, her insanın yapabileceği bir fedakârlık değildir. O dava uğruna işkencelere maruz kalmak, hapislerde suçsuz yere yatmak, canla başla senelerce yılmadan, usanmadan, susmadan mücadele etmek, her yiğidin harcı değildir. Türkiye’ye öyle bir yiğit geldi ki eşine az rastlanır şekilde, Türk-İslam davası adına çok büyük mücadeleler veren o kişi, Şehit Muhsin Yazıcıoğlu’ndan başkası değildi.
Manevi dayanağı Kuran, gayesi İ’lay-ı Kelimetullah, rüyası Nizam-ı Âlem, hayali Adriyatik’ten Çin Seddi’ne kadar birleşik Türk-İslam birliğiydi. Azerbaycan’da, Doğu Türkistan’da, bütün Turan illerinde izi vardı. Bosna’da, Kosova’da, Makedonya’da, Kerkük’te, Halep’te…
Şehit lider Muhsin Yazıcıoğlu, son iki yüzyılın Büyük Orta Doğu Prosejisi’nin önündeki en büyük engellerden biriydi. İçimizdeki hainlere ve küresel üst akıl güdümlü sermayenin uşakları karanlık baronlara, Siyonistlere, emperyalistlere, kapitalistlere karşı büyük bir mücadele verdi. Rahmetli Necmettin Erbakan’ın Başbakanlığı döneminde Refah-Yol iktidarına ve AK Parti iktidarında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a gizli ve açık destek verdi.
Onun mücadelesinin en önemli ve bilinmeyen yönü, Devletin kurumlarına sızmış olan gayri milli unsurlara karşı yürüttüğü mücadele idi. Nitekim bu mücadelenin ödülü; zirvelerde, bembeyaz karların kefenlediği bir şehadet oldu…
Kimdir?
1954 Sivas doğumlu Yazıcıoğlu, derslerinde başarılı olan ve 14 yaşından beri tarihe ve siyasete ilgi duyan bir kişiydi. Daha o yaşlarında siyasete ve teşkilatçılığa özendi ve Şarkışla’da “Genç Ülkücüler Hareket” cemiyetine katıldı.
Üniversite Eğitimini bitirdikten sonra, 1977 yılında, Ülkü Ocakları Genel Başkanlığı’na getirildi. 1980 yılına kadar MHP Genel Başkan Müşavirliği’nde görev yapan Yazıcıoğlu, 12 Eylül’de yargılandı 5,5 senesi hücrede olmak üzere, 7,5 sene Mamak Cezaevi’nde hayatının en zor günlerini yaşadı. Çeşitli işkencelere maruz kaldı fakat yıllar sonra buna rağmen bir konuşmasında şunları söyledi; “Ne kaderime küstüm, ne devlete küstüm çünkü inanmak iman etmek varsa bir şeye bedel neyse ona da katlanır, Ya Rabbi kahrın da hoş lütfun da hoş dedik.”
Cezaevinden çıktıktan sonra Milliyetçi Çalışma Partisi’nde Genel Sekreter yardımcılığı yaptı. Sivas milletvekili seçildi. 1992 yılında ise Genel Başkan Alparslan Türkeş’in; “İslamiyet’i yaymak, İslam birliğini kurmak diye bir hedefimiz yoktur bizim.” deyince MÇP’den ayrıldı. 1993’te arkadaşlarıyla beraber Büyük Birlik Partisini kurdu ve başına geçti.
Siyasi hayatında başarılar elde eden Muhsin Yazıcıoğlu, Refahyol hükümetinde de boy gösterdi. Sağcı solcu demeden çoğu kişi tarafında sevilen ve “Muhsin Başkan” diye anılan Yazıcıoğlu, siyasi destek açısından, halkı tarafından yeterince takdir edilemedi. Bu cüzi desteğe rağmen, sonuna kadar mücadelesini sürdürdü.
29 Mart 2009 seçimlerinden bir gün önce, 25 Mart’ta bindiği helikopterde suikaste uğradı ve yanında bulunan bir kaç kişiyle birlikte şehit oldu.
Kavuşmak
Hayat böyledir dostum,
Geçer beklemekle,
Ümitlerin bittiği yerde
Abdest al ve sabahı bekle…
Görürsün her gece bir gündüze muhtaçtır
Koyulaşır ki karanlıklar
Müjde şafaktır!
Gün doğar inceden süzülür doruklara
Gelir Anka Kuşu
Götürür sonsuzluklara.
Kim bilir düş olmaz bu mavi yolculuk
Hasretin son bulur ötelerin ucunda…
Nur düşer kalbine, açılır bir pencere
Açılır gölgeler gerçeğe perde perde.
Anlarsın ki
Bu alem, gerçekte bir serapmış,
İçini yakan özlem
Allah’a kavuşmakmış…
-Muhsin Yazıcıoğlu