Bir muştu ki Resul’den, korur arşın gölgesi,
O öyle bir gündür ki; kimsenin yok kimsesi,
Fayda vermez şan-şöhret, makam, mevki, rütbesi,
O muştunun peşinden izimiz vardır bizim,
Bezm-i elestten beri sözümüz vardır bizim.
Şerefli bir mazinin yücelttiği dağlarız,
Kutlu bir geleceğe, akar-gider çağlarız,
Ruhumuz Çanakkale biz yarın ki sağlarız,
Hiç bitmez baharımız, yazımız vardır bizim,
Bezm-i elestten beri sözümüz vardır bizim.
Sultan Alpaslan gibi Anadolu’yu baştan,
Sultan Fatih misali cesaretle genç yaştan,
Yeni fetihler gerek, suyu çıkarıp taştan,
Erbakan’dan Reis’ten, özümüz vardır bizim,
Bezm-i elestten beri sözümüz vardır bizim.
Dört bir yandan zihinler uğruyorken ifsada,
Elin uzatmış bekler, nice gençler imdada,
Ya kurtarın o eli, hesabın verin ya da,
Tertemiz nesil için, sızımız vardır bizim,
Bezm-i elestten beri sözümüz vardır bizim.
Zalime demir yumruk, mazluma yufka yürek,
Ezana en gür sedâ, bayrağa temel direk,
Firavun sarayında, bir Musa olmak gerek,
İbrahim’i yakmayan, közümüz vardır bizim,
Bezm-i elestten beri sözümüz vardır bizim.
Millî bir gençlik için koşarız gündüz gece,
Bir destan yazılıyor, inanın hece hece,
İsimsiz kahramanlar, bilseniz daha nice,
Ardımızdan savrulan tozumuz vardır bizim,
Bezm-i elestten beri sözümüz vardır bizim.
Yarabbi sözümüzden döndürme sen bizleri,
Ayağımız sabit kıl, ak eyle bu yüzleri,
Cennete dek ayırma sürdüğümüz izleri,
Senin yolunda şehit, gazimiz vardır bizim,
Rızana talip olan nazımız vardır bizim,
O arşın gölgesinde gözümüz vardır bizim,
Bezm-i elestten beri sözümüz vardır bizim.
-Rıza Yorulmaz