Aslen Malatyalı olan Özal, memur çocuğu olarak Mardin’de dünyaya gelmiş ve hayatının ilk yıllarında, farklı yerlerde eğitim görmüştür. Yoksulluğun ne demek olduğunu iyi bilen Özal, burslu olarak girdiği İstanbul Teknik Üniversitesi elektrik mühendisliği bölümünü bitirmiştir. Mezun olduktan sonra, Devlet Planlama Teşkilatı’nda, Dünya Bankası’nda ve özel kuruluşlarda çalışarak tecrübe sahibi olmuştur. 1980 darbesinden sonra, ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcılığı görevine getirilmiştir.
1983’te Anavatan Partisi’ni kuran Özal; ezici bir çoğunlukla, önce Başbakan, sonra da Cumhurbaşkanı olmuştur. İktidarda olduğu dönem boyunca başarılı icraatları ve renkli kişiliğiyle dikkatleri üzerine çeken Özal, 17 Nisan 1993’te, hala kesin olarak ispat edilmemiş olsa da zehirlenerek şehit edildiği anlaşılmaktadır.
Ağabeyi rahmetli Korkut Özal’ın dilinden
Kişiliği: Özal, ailesinden manevi değerlere dayalı ve yüksek tarih şuuru içeren çok yönlü bir eğitim aldı. Olağanüstü bir zekâya ve tükenmek bilmeyen bir çalışma azmine sahipti. Tahsil hayatı parlak başarılar ile dolu idi. Meslek hayatında ise gerek yurt içi ve gerekse yurt dışında kazanılmış, eşi çok az bulunan bir bilgi ve deneyim birikimi vardı. Gönlünün derinliklerine kadar inerek, bütün davranışlarını renklendiren ve gönüllerde sevgi ve saygı uyandıran engin bir imana sahipti. Çocukluğundan bu yana, inancını gücü yettiği kadar yaşamaya yönelen bir içtenliği vardı.
Yaşam Tarzı: Davranışlarında doğal ve ender bulunan bir tevazu ve hoşgörüye sahipti. Berrak ve çok kapsamlı düşünürdü. Karşılaştığı sorunları köklü ve makro yaklaşımlarla değerlendirir ve kalıcı ve sağlıklı çözümler üretirdi. O tonton görünüşünden asla beklenmeyen cesur ve kararlı bir kişiliği vardı. Üzerine aldığı görevlerde ciddi bir sorumluluk zihniyeti ile hareket eder, neticeyi alıncaya kadar konuyu takip eder işi bitirirdi.
Görev Anlayışı: Yüklendiği görevlerde misafir veya kiracı değil, ev sahibi sorumluluğu ile hareket ederdi. Konu ile yatar, konu ile kalkardı. İmkânlar arasında gerçekleştirilebilecek en iyi alternatifi seçmeğe özel itina gösterir ve bunun uygulanmasında karşılaşılabilecek sorunları inceler ve çözümlerini önceden geliştirirdi. Çok iyi bir hazırlık yapmadan ortaya çıkmazdı. Uygulamanın başarısını güvenceye almadan eyleme geçmezdi. Eyleme geçince de hızlı ve kararlı bir icra sergilerdi. Bütün bunları yaptıktan sonra da neticeye tevekkül ederdi.*
Tarihi mirası
Türkiye’yi hürriyet mücadelesinde engelleme teşebbüslerinden biri olan, 12 Eylül 1980 Askeri Darbesi’nin ardından milletin umudu olan lider rahmetli Turgut Özal idi. Yeni Türkiye’nin oluşmasında, ayağa kalkmasında öncülük eden en önemli şahsiyetlerden biridir.
12 Eylül sonrası Türk siyasi hayatında yaşanan parçalanmayı; partisinin dört eğilimi “milliyetçilik, muhafazakârlık, liberalizm ve sosyal adaletçilik” ile bütünleştiren Özal, siyasi olarak düşünce ve ifade, din ve vicdan ile teşebbüs özgürlüğü konusunda üç temel hürriyet üzerinde durmuş, ülkelerin gelişmesinde tabuların ortadan kalkmasının ve her türlü fikrin özgürce ifade edilmesinin önemini vurgulamıştır.
Turgut Özal’ın siyasi kişiliğini, siyaset politikaları ve ekonomi politikaları olarak iki temel konuda değerlendirmek gerekir. Osmanlı’nın son dönemlerinde başlayan ve Cumhuriyetle birlikte artarak devam eden batılılaşma ve modernleşmenin, Türkiye’nin çağdaş medeniyetler seviyesine ulaşabilmesinin, ekonomik ve teknolojik açıdan batılı ülkelerle rekabet edebilecek seviyeye ulaşması halinde mümkün olduğunu savunmuş, liberal siyasi reformlar yapmıştır.
İzlenen dışa bağımlı, içe dönük kapalı ekonomik politika sonucu geri kalan ekonomiyi canlandırmak, Türkiye’nin sahip olduğu kaynakları değerlendirmek amacıyla yapısal bir değişim yaparak, teşebbüs özgürlüğünün teşvikini sağlamıştır. Ekonominin serbest pazar şartlarında yeniden yapılandırılması ve liberal ekonomiye geçilmesi yönünde kararlar almıştır.
Türk ekonomisinin dışa açılmasını sağlayan, bu konuda sanayicileri teşvik eden Özal, aynı zamanda Türk milletinin kendisine olan güvenini yeniden kazandırmıştır. Hemen her konuda gelişmiş ülkelerle yarışa giren Türkiye, önemli sıçramalar yaparak Türki Cumhuriyetler ile ikili ilişkilerini geliştirmiştir.
Bugün Türkiye, bilim, sanayi, ticaret, iletişim, eğitim ve teknolojide gelişme yolunda önemli ilerlemeler kaydediyorsa bunu, Turgut Özal döneminde yapılan altyapı çalışmalarına borçluyuz. Denilebilir ki Sultan Abdülhamid Han’dan sonra, bu sahalarda en önemli reformları hayata geçirmiştir.
Bütün bu gelişmelerin hedefinin, aslında hür ve istikbalini kazanmış bir Türkiye ve İslam âlemi hedefi olduğunu değerlendiremeyen bazı kesimler Özal’ı anlayamamış, Batı bağımlısı kesimlerin baskıları karşısında onu zaman zaman yalnız bırakmışlardır. Türk ve İslam âlemini toparlamaya yönelik gayretleri açığa çıkınca da emperyalist/sömürgeci güçler tarafından şehit edilmiştir. Ruhu şad olsun.
-Süleyman Karakaş