Kardeşim,
Yerlerin ve göklerin reddettiği emaneti yüklenen kardeşim,
Yüklü, Peygamberler gibi bu dini taşımaya aday kardeşim,
Seçilmiş, Seçeni Allah olan Aziz kardeşim,
Dünyayı ahirete götürmeye aday kardeşim,
Yükün ne kadar ağır olursa olsun, sen Allah’ın elçilerinin davasının peşindesin. Rabbin seni seçti. Taştan su çıkarmak kadar zor olan iş sana emanet edildi. Dünya dalgalarının içinde alabora olma riski taşıyan bu gemiyi, limana yanaştıracak olan sensin.
Seni bu işe layık gören seni yaratan Rabbindir. Seni senden daha iyi tanıyan verdi bu görevi sana. Olmayacak işi vermez O. Dev dalgalar içinde kaptan olmayı sana, Allah uygun gördü.
Her şeyin sahibinin özel insanısın. Yönetim kurulu üyesi değilsin, bir insanın gönüllüsü de değilsin. Allah’ın has kulusun. Senin Rabbin yaratır ve seçer. Sen o seçilmişlerdensin.
Seçilmiş olmak…
Seçilmiş olmak, Âdem Aleyhisselam ile başlayıp kıyamete değin gelecek insanlığı sırtında taşımak demektir. Derdi, tasayı kendinde toplayıp insanlığı kuş gibi uçurmak demektir. Bunu yaparken gaye, bizi seçenin memnuniyetini düşünmektir.
Seni böyle büyük bir hedefe kilitleyen Rabbinin, seni yalnız bırakacağını, unutacağını ya da ihmal edeceğini aklından bile geçirme sakın. Zannediyor musun ki seni hem seçecek hem de ortada bırakacak? Rabbini nankör insan ile bir tutmayasın kardeşim.
Ama senin Rabbin sınar, samimiyetini test eder. Seçilmişler arasında deneme yapar. Seçilenlerin de seçilmişleri olur.
İmtihanı, yaratmasının gereğidir. Yorar seni. Canla, malla, arkadaşla, eşle, dostla, evlatla, anne-babayla, sağlıkla, psikolojiyle, şüpheyle, şehvetle, makamla, şöhretle sarp yokuşlarda, boyunu geçen sularda sınava alır. Son tahlilde neticeyi kimden bekleyeceğini görmek ister. Bu, O’nun yeryüzü kanunlarındandır.
Senin Rabbin Hakîm’dir. Yaptığı her şey yerli yerindedir. Yaratmasında yanlışlık, defoluluk, ihmallik olmaz, olamaz. Ne yaptıysa en güzelidir. Alternatifi olmaz şeyler yaratır. Sakat yaratsa öyle olması gerektiği içindir. Tam yaratsa öyledir. Spastik çocuğu da ileri zeki çocuğu da O yaratır ve öyle olması gerektiğindendir. Dilsiz yaratır, odur olması gereken; görmez yaratır, yine öyledir. İtirazımız olamaz. Öyle dilemiştir. Bizim için en güzelini dilemiştir. Sarışın isek en güzeli odur. Zenci isek yine en güzeli odur. Çünkü O öyle bir yaratıcıdır ki O’ndan başkası daha güzelini yapamaz. İman bunu söyletmelidir.
Sen Şeytan’ın hedefisin
Kardeşim,
Şeytan ise ısrarla seni Yaratanın seni bıraktığını, sana, hâşâ, zulmettiğini fısıldar. Niye, neden, niçin sorularını sordurarak, seni Allah’ın rahmetinden koparmaya çalışır. Allah’ın sana, kaldıramayacağını yüklediğini vehmettirerek, seni O’ndan umutsuz bırakmayı hedefler. Seni her an gören ve işiten Rabbinden gafil bırakmak, bir İblis projesidir.
Çünkü Şeytan bilir ki seni, ümidini yitirmiş, umudunu gömmüş biri olarak tescil ettirirse omuzlarındaki bütün insanlık da gömülecek. Onun derdi insanlığın bağrındaki sensin. Ona göre insanlığın kalbini durdurmak, insanlığın yok olması ya da ona bağlanması için en kısa yöntemdir.
Kalp umut pompalar, organlar hasta olsa bile kalp sağlamsa beden canlı kalır. Sen insanlığın kalbisin. Sen varsan insanlık vardır. Rabbinden umma gücün ise senin varlığındır.
Kardeşim,
‘Ben Rabbimle beraberim’ dediği için uğruna denizlerin yol olduğu Musa’yı sana öğretti.
Kalkamayacak kadar ağır hasta olan ve ölümünü bekleyen Eyyûb’ü tanıttı.
Kardeşim,
Senin umudun yüz yaşını aşmış, doğum gücü olmayan yaşlı bir kadının kocası olan Zekeriyya’ya daha önce kimseye adını vermediği bir Yahya nasip eden Rabbinedir.
‘Rabbim bana yeter’ diyen İbrahim’in, ateşe karşı umduğu neyse o umut sende de vardır.
Kardeşim,
Sakın onlar peygamberlerdi demeyesin. Senin Rabbin olmayacak işleri örnek vermez. Senin Rabbin, oy toplamak için vaatte bulunan biri değildir. Kaldı ki O’nun verdiği örnekler, peygamberlerle sınırlı da değildir.
Umut, kundaktaki Musa’yı Nil’e atan Ana’nın kalbinde gizlidir.
‘İnsanlığın seyrine kendim yön veremesem de bir çocuk doğurur, onu da Allah’a adarım’ diyen Meryem’in anası umudun ayetleşmiş şeklidir.
Onlara umduklarını veren kimse, senin umudun da O’ndadır.
Senin Rabbin ölüden diri çıkaran Allah’tır.
Put ustası babadan, tek başına bir ümmeti temsil eden İbrahim çıkaran Rabbin, seni insanlığı taşıyan gemiye kaptan yapamaz mı zannediyorsun?
Firavunun sarayında ona yıllarca eş olmuş birinin bile bütün müminlerin örneği olarak gösterilmesi sana umudun ne olduğunu anlatmıyor mu? Sen de, caddelerin et vitrinine döndüğü, bu zamanın Âsiye’si, İbrahim’i seçilmiş olamaz mısın? Zor mudur bu Allah’a?
Kaderine bu yazılmış gibi çalışsan, o umutla yaşasan zarar etmiş olabilir misin? Hayal mi kurmuş olursun?
Yoksa yapamayacağı hiçbir şey olmayan Rabbine imanın ne olduğunu mu ispat etmiş olursun?
Umudun bitirse sen bitersin!
Kardeşim,
Sana son sözlerim şunlardır:
Her şeyini yitirebilirsin ama umudunu asla yitirme. Çünkü umudunun kaynağı imanındır, iman ettiğin Rabbindir. Umudun bitirse sen bitersin. Umutsuzlara bakma. Umutsuzlara umut ol.
Duruşun, görünüşün, fikrin, ufkun, eylemin, insanlığa umut pompalasın. Sana bakan hayat bulsun, seni dinleyen rahatlasın, seninle olan hafiflesin, seninle yürüyen uçsun.
Moralini bozacak haberleri dinleme. Ümidini kaybetmiş insanların ruhsuz muhabbetlerinde bulunma. Kaç o esnada. Canını sıkacak mevzulardan uzak kal.
İnsansın daralırsın. Bunalınca umudun sahibine git, secdeye git. Müzikal işlere kulak verme. Rabbinin sesine kulak ver. O’nun kelamını oku, dinle. Seçtiği kullarının kıssalarına git. İbret al, o yoldan git ve yol al.
Hangi derdin içinde olursan ol, Rabbinin seni zor günlerin insanı olarak hazırladığını düşün. Seni hazırlıyor düşünsene… Rabbin hazırlıyor, bir başkan değil, bir hoca değil, Rabbin! Tıpkı peygamberlerini hazırladığı gibi… İnsanlığı taşımaya, oradan da cennete.
Ve hangi günaha bulaşmış olursan ol, seni bekleyen Rabbini unutma. Git kapısına, ‘Ben geldim’ de. Bak O da nasıl sana gelecek. O’na emanet ol.
-Salih Eğridere