İnsan mükerrem bir varlık olarak yaratılmıştır. Saygın, şerefli ve diğer mahlûklardan üstün olması, onun yaratılış gayesine uygun davranıp davranmadığıyla doğrudan alakalıdır. Değerli insan olmak, yeryüzünde yaşama maksadını anlayıp gerçekleştirmeyi sağlamakla mümkündür. Çünkü insanın kıymeti, Rabbinin ona verdiği görevde saklıdır. Allah’ın halifesi olup dünyayı imar etme vazifesini ihmal edenler, görmezden gelenler, kabul etmeyenler hayvanlardan da aşağı seviyeye düşecek sürecin başında, içinde ya da sonundadır.
İnsan, imanıyla tüm insanlığı yönetebilecek kabiliyetler ile donatılmıştır. Zaten böyle olmasaydı Rabbimiz, yeryüzünün imarını, Mümine hedef belirlemezdi. Bunun için her imanlı bireyin Allah’ın yarattığı dünyada O’nun halifesi olarak yine O’nun istediği düzenin kurulması için çalışması gerekmektedir.
Yeryüzüne hâkim olmak, insanlığın yönetimine talip olmak ancak siyasetle mümkündür. Siyaset, insanın şahsına ait ve diğer insanlara yönelik olmak üzere iki çeşittir.
Özel Siyaset
Kişinin kendine mahsus siyaseti, kendini yönetebilmesi üzerine kuruludur. Özel hayatına, bedenine, duygularına, arzularına, aklına hükmetmede kontrol sağlayamayanların başkalarına yapacakları bir siyaseti olamaz. İradesini idare edemeyenler siyasete ehil olamaz.
Nitekim Rabbimiz, insanları sevk ve idare etme adına yola çıkan, iyilik, ahlak ve insanlar arasında adaleti sağlama söylemlerini dile getirirken kendilerini unutanları, akıllarını kullanmaya davet etmiştir. (Bakara, 44) Nefsini disiplin edemediği halde başkasına fayda vermeye çalışan, kendisi erirken başkalarına ışık veren mum gibidir. Neticede kendisi biteceği gibi başkalarını da karanlıkta bırakacaktır.
Nefsinin arındırılmasını eğitim, sabır, adalet ve iffetle başlatan; nihayetinde hikmetli, cömert, iyilik sahibi ve mütevazı olmayı gerçekleştirebilen kişi, Allah katındaki en yüce ölçü olan takvayı yakalamış ve Allah’ın yeryüzündeki temsilcisi olmaya hak kazanmıştır. Yönetenleri bu sıfatları haiz olanların dosdoğru yolu bulmaları bariz olduğu gibi idarecileri sapmışların sapmaları da muhtemeldir.
Genel Siyaset
İnsanın en yakını olan ailesinden, akraba, arkadaş çevresine oradan da yaşadığı ülkenin insanlarının tamamına varıncaya kadar ortaya koyacağı siyaset, Allah’ın yarattığı arza hükmetmedeki ikinci boyuttur.
Siyasetin bu türü, insanın diğer insanlar ile ilişkilerini belirleyen hatta devletlerarası hukuka şekil veren kurallar bütünü olan Allah’ın şeriatı ile ancak kâmil manada icra edilebilir. İslam’ın şeriatının olmadığı yerde her gelenin yeni bir kural getirdiği, acıkınca helvadan yaptıkları putları yiyenlerin çok tanrılı anlayışı peyda olur ki bu tam bir zulümdür.
Siyasetin ikinci eksenindeki uygulama gücü toplum içinde ahlakın en üst seviyede etkili olması anlamını taşımaktadır. Böylece hakların ahirete iman şuuruyla kontrol altına alınması, şehvetlerin azgınlığa dönüşme yolunun tıkatılması, faiz, kumar ve benzeri haram kazançların kaldırılması, alkolün ve zinanın yaptırımlarının olması gibi insanlığın huzur ve emniyetine yönelik tedbirler alınacaktır. Yeryüzünün imarından kasıt da budur.
Hedefe Doğru
Siyasete İslam’ın şeriatının mührünü vurdurmak istemeyenler, Müslümanları kendi kurallarına göre yönetmek isteyenlerdir. Dinimiz, yönetmek için gönderilmiştir. İman edenler yönetilmeyi kabul edemezler. Çünkü başka sistemlerin yönettiği dünya fesada uğramaya mahkûmdur. Sadece nefsini düşünen, kendileri dışındaki insanlığın refahını, güvenliğini ve hürriyetini hiçe sayan anlayış yeryüzünü felakete sürükler. Bu sebeple yönetime talip olmak, iman yürekli neferlerin vazgeçilmez arzusu olmalıdır.
Hülasa, yeryüzü ve insanlık imar edilmeyi beklemektedir. Bitkisinden hayvanına varıncaya dek kalkınma ve kalkındırma Müminin işidir. Yönetime talip olmayan Mümin, yönetilmeye gebedir. Siyaseti olmayan yönetim ise olduğu gibi afettir. Şahsına söz geçiremeyenlerin siyaseti bir hiçtir. Şeriatı olmayan siyaset de ahlakı bitirir.
Özelde ve genelde uygulanacak iki siyaset, yeryüzünde Allah’ın halifesi olmaya götüren siyasettir. Ahlak da budur hedef de.
-Salih Eğridere