CoğrafyamızMiraç Çölgezer

Moro Umudun Eşiğinde

1.27BinOkunma

Yeraltı zenginlikleri, yüzlerce yıllık pirinç tarlalarıyla Güney Asya ülkesi Filipinler’in 7 bin adasından biri olan Mindanao adası, 117 bin kilometre karelik yüzölçümüyle ülkenin en büyük ikinci adası konumunda. Yıllardır nüfus sayımının yapılmadığı adada bugün, 20 milyondan fazla insan yaşadığı tahmin ediliyor. Bu nüfusun 11 milyonu Hristiyanlardan, 9 milyonu ise Müslümanlardan oluşuyor.

İlk olarak 13. yüzyılda Müslüman tüccarlar vesilesiyle İslam’ı tanımış ada halkı. Bu yeni kültürü kısa sürede benimsemiş ve Müslümanlar manasına gelen “Morolular” diye anılmaya başlanmışlar. Adada neşvü nema bulan bu İslam dalgası, 16 yüzyılın başlarında İspanya’nın Filipinler’i işgaline kadar sürmüş. İlk zülüm o zaman başlar morolular için.

1898 yılına kadar devam eden İspanyol işgali, bu tarihten sonra el değiştirir ve ada, politikası tamamen sömürü üzerine kurulu Amerikan yönetimi altına girer. 1946 yılına gelindiğinde Amerikalılar bölgeden çekilerek adayı Filipin yönetimine devreder ve bir türlü yüzü gülmeyen Morulular bu defa da Hristiyan Filipinler’in yönetimi altında akıl almaz işkencelere düçar olur.

Yüzen cennet diye bilinen Mindanao adası, bu tarihten sonra kan gölüne döner. Müslümanlar yerlerinden yurtlarından edilerek adanın güneyine, ölü topraklara sürülürler. Burada dünyadan tamamen kopuk, kendi imkânlarıyla inşa ettikleri tek göz barakalarda hayatlarını sürmeye mahkûm edilirler.

Bununla da yetinmeyen Filipin yönetimi, halkı zorla dinlerinden ederek Hristiyanlaştırmanın yolunu tutar. Buna rağmen benliklerinden, kimliklerinden, kültürlerinden ödün vermeyen Morolular gittikçe daha çok sarılır İslam’a.

Ulusal Kurtuluş Cephesi kuruluyor

Uzun bir dönem siyasi yöntemlerle mücadele vererek bağımsızlıklarını elde etmeye çalışsalarda bir türlü başarılı olamayan Morolular, son olarak 1970’li yılların başına gelindiğinde, Hristiyan milislerin ve Filipin askerlerinin yaptığı katliamlar da hat safhaya çıkınca silahlı mücadele kararı alırlar.

Nur Misuari ve Selamet Haşimi önderliğinde 1972 yılında kurulan bu silahlı yapılanma ‘Moro Ulusal Kurtuluş Cephesi’ adını alır.  Ve ilk defa Morulular işgal kuvvetlerine karşı silahlı mücadele içine girmiş olur.

Morolular silahlı mücadeleye başladıktan sonra seslerini daha çabuk ve etkili duyururlar. O tarihe kadar sönük ve sonuçsuz seyreden görüşmeler bu tarihten sonra ivme kazanır ve 1976 yılında Libya’nın başkenti Trablus’ta barış görüşmeleri gerçekleşir ikili arasında.

Bu görüşmelere Ulusal Kurtuluş Cephesi’ni temsilen Misuari katılır; fakat Filipin yönetiminin ‘özerklik’ şartlarını kabul etmesi Cephe tarafından sıcak karşılanmaz ve Ulusal Kurtuluş Cephesi ikiye bölünür…

Haşimi önderliğinde ayrılan ikinci Morolu direniş hareketi İslami Kurtuluş Cephesi adını alır. Ve nihai gayeyi Moro halkına verilmesi istenen özerklik değil Filipinler’in güneyinde kurulacak ‘bağımsız Müslüman devlet’ olarak belirlerler.

İslam’a topyekûn sarılmış bir topluluk

Ada halkı İslam’ı ilk benimsedikleri zamandan bu yana; sadece İslam’ı yaşamakla yetinmemişler hayatlarını da İslam Hukuku’na göre tanzim etmişler. Bağımsız olduğu dönemlerde şeri mahkemelerin kurulduğu adada, idarenin ellerinde olmadığı zamanlarda ise adaca bilinen güvenilir âlimlere sorarak yapmışlar bunu.

Belki de Haşimi önderliğindeki cephenin özerklik kaygısı bundan ötürüdür. Nitekim ada halkının hamuru İslam’la yoğruludur. Özerklik ise size iç işlerinizde serbestlik tanır. Morolular özerk olduğu takdirde şeri yönetimi benimseyecekleri için Hristiyan Filipin yönetimi altındaki özerklik tehdit unsuru olarak görülmüş İslami Kurtuluş Cephesi için. Yani kabul edilecek olan özerklik kısa vadede fayda getirecek olsa da adada kalıcı huzur için yöntem olmayacaktı Haşimi’ye göre.

Bangsamoro özerk devleti kuruluyor

1976 yılında yapılan müzakereler sonuçsuz kalınca Filipin yönetimi tekrar işgal kuvvetleriyle Moro Müslümanlarının üzerine yürür. Buna karşın iki ada kuvveti de topraklarını korumak ve bağımsızlıklarını kazanmak için Filipin’e karşı saf tutar ve 40 yılı aşkın sürecek çatışmalar başlar. Morulular ayakta kalmayı başarabilse de, çatışmalar sonucu 120 bin kişi hayatını kaybederken 2 milyondan fazla Müslüman, mülteci konumuna düşer.

2000’li yıllara kadar devam eden sonuçsuz müzakereler ve çatışmalar 2016 yılında Filipin devlet başkanı Duterte seçilmesine kadar devam eder. Duterte’nin mindanaolu olması ve seçim vaatlerinde barış ve çözüm odaklı olması Moroluları ümitlendirir. 2017 yılında hazırladıkları “Bansamoro Temel Yasası” ile tekrar müzakere yolunu tutarlar.

16. yüzyıldan bu yana özgürlük mücadelesi içinde olan Moroluların bu mücadelesi sonuç verir. Nihayet 2017 yılının Mayıs ayında hazırlanan kapsamlı yasa tasarısı Duterte tarafından onaylanır.

Yasaya göre Filipinlerin güneyinde Bangsamoro adında özerk bir devlet kurulacak. İç işlerinde bağımsız olan bu devlet güvenlik konularında Filipin yönetimine bağlı olacak. Ülkedeki Müslümanlar İslam Hukuku’na göre gayrimüslimler ise Filipin Devlet Hukuku’na göre yönetilecek. Yasa, en erken 90 gün en geç 150 gün içinde halk oylamasına sunulacak.

Moro Müslümanlarının silahlı güçleri olan İslami Kurtuluş ve Ulusal Kurtuluş Cepheleri, yapılan anlaşma gereği yüzde 30’luk bir dilimle özerk devletin kolluk kuvvetlerine katılacak, kalan yüzde70’lik dilim ise silah bırakacak…

Sonuç yerine

Önce İspanyolların sonra Amerika’nın ardında da Filipin yönetimi altına giren fakat bir an olsun mücadeleden vazgeçmeyen, eli baltalı işgal kuvvetlerine karşı ağaçlarını gözyaşlarıyla sulayan Morolular, yılmadan yıkılmadan verdikleri mücadelenin yapılcak olan halk oylamasıyla meyvesini almayı bekliyor.

Temennimiz özerklik anlaşmasının biran önce yürürlüğe girmesi… Dileğimiz, Haşimi’nin korkusu özerklik sonrası tehdidin vaki olmaması… Beklentimiz gözü kapalı kulağı tıpalı dünya gündeminde, Moro gibi nice mazlum coğrafyaların yer etmesi…

-Miraç Çölgezer