Şehirler üzerine düşünmek, bizatihi kendimiz üzerine düşünmenin pratik yollarını da aralıyor. Bugünkü modern dünyanın nasıl kurulduğu ve gündelik hayatımızı nasıl belirlediğini de yine şehir üzerine yapacağımız birtakım mülahazalarla daha net anlayabiliyoruz. Geçtiğimiz aylarda şehir kitaplığına yeni bir kitabın daha eklenmesi bu konuda bize epeyce yardımcı olacak gibi görünüyor. Kitabımız, Bir Şehir Durduğunda ismini taşıyor. Fatma Hande Topbaş’ın kaleminden ve Şule Yayınları etiketinden çıkan bu eser bildiğimiz gezi kitaplarından epeyce uzak.
Tamamı Türkiye’nin şehirlerine odaklanmış bu eser ilgili yeri elbette tanıtıyor, görmemiz gereken mekanlardan söz ediyor ama sadece bunu yapıp sizi terk etmiyor. Önce şehri tanımlıyor. Konya için “gök çiçek” diyor mesela, Edirne için “yazısız mezar taşı”, Urfa için “ikiz taşlar”, İstanbul için “takunyaya kazınan şiir”. Sonra şehri bir şiir gibi anlatmaya başlıyor. Şairane bir üslup ile yüksek edebiyatın araçlarını kullanarak yapıyor bunu. Etkilenmemek elde değil. Usta işi cümlelerle, sarsıcı benzetmelerle ve hepsinden öte derinden gelen bir hissiyatla yazıyor. Bu çok fazla örneğini gördüğümüz bir şey değil. Bir mekanı dümdüz anlatmak yerine ince işçilikle dokumak yani.
Şehirler durmaz aslında, kendi deviniminde akar gider. Bu böyledir. Duran, durması gereken biziz. Ancak durarak anlayabilir ve anlatabiliriz. Ancak yavaşlayarak ne olup bittiğini tam manasıyla fark edebiliriz. Bu eser, şehirleri durup dinlemeye, onlara kulak vermeye ve hissetmeye davet ediyor.
1971 doğumlu yazar, kendisini kul, evlat, eş, anne, kardeş, dost ve bir gezgin olarak tanıtıyor. Kuş Uçar Kervan Geçer yayınlanmış ilk kitabı ve bildiğimiz kadarıyla Bir Şehir Durduğunda ikinci eseri. Karabatak ve Genç Dergi’de kendisine rastlamak mümkün. Umarız çok daha güzel eserlerle bizi zenginleştirmeye devam eder.
(Bir Şehir Durduğunda, F. Hande Topbaş, Şule Yayınları, 238 sayfa, 1. Baskı Kasım 2017)
-Yusuf Temizcan