Kadim bir Çin hikayesi…
Zi Gung, Han Irmağı’nın kuzey yakasından geçerken bostanda çalışan yaşlı bir adam gördü. Adam bostanda sulama arkları açmıştı. Kuyuya kendisi iniyor ve elleriyle çıkardığı bir kova suyu arka döküyordu. Hayli yorulmasına rağmen arkı çok az döndürebiliyordu.
Zi Gung: “Bir günde yüz arkı sulamanın bir yolu var. Az bir yorgunlukla büyük sonuçlara ulaşılıyor. Sen de yapmak istemez misin?” dedi.
Bostancı ayağa kalktı, ona baktı: “Nasıl bir yol?” dedi. Zi Gung: “Arkası ağır, önü hafif ağaç̧ bir levye alırsın. Böylece bol bol su çekebilirsin. Bunun adı zincirli kuyudur.” dedi.
Yaşlı adamın suratı öfke ile gerildi. Sonra gülerek şöyle dedi:
“Ustam der ki; makine kullanan kişi bütün işlerini makine gibi görür. İşlerini makine gibi gören kişinin makine gibi yüreği olur. Ve göğsünde makine gibi bir yürek taşıyan kişi, masumiyetini kaybeder. Saf masumiyetini kaybeden kişi, ruhunun hareketlerinde kararsız olur. Bu şeyleri bilmediğimden değil, kullanmaktan utanırım.”
Kanaat Ekonomisi
Kalbi öldüren makineler, bizi kendimize ve değerlerimize yabancılaştırarak, yapay bir medeniliğe taşıyor. Kalbimiz, işleri makine gibi görmeye başladığı zaman ve sonrasında teknoloji geliştirerek insanî olandan uzaklaştık, birbirimizi öldüren silahlar üretme yarışına girdik. Ait olmadığımız bir dünyanın derdini taşımaya başladık.
Teknoloji; hayatı kolaylaştırma aracı olarak değil, gizli amaçları gerçekleştirmek için kullanılıyor. Teknolojik gelişme üretim araçlarını modernleştirerek birim maliyetle daha fazla ürün, daha çok kar elde etmeye yarıyor. Hibrit motor gibi daha az maliyetle daha çok kazanç̧ elde etme yolları çoğaldıkça göğsünde yürek yerine makine taşıyan insanlar çoğaldı. Böylece kanaat ekonomisinden uzaklaşıp, hırs ve tüketim çılgınlığına mahkum olduk.
Az maliyetle çok kazanç̧ peşinde koşanlar, barbar kölelik düzeninden modern kölelik dönemine geçerek, makine kullanmayı ve teknoloji bağımlılığını teşvik ediyor. Batı uygarlığı insanı özgürleştirme adına toplumları köleleştirerek masumiyetini kaybetti. Toplumları batıya bağımlı hale getirmek için; gözdağı veya beyin yıkama kullanılarak öncelikle İslam dünyasını, devamında ise tüm medeniyet havzalarını iddialarından vaz geçirilmeye çalışılıyor. İnsanların bu düzene itiraz etmemesi için bir nevi uyuşturucu olarak teknoloji tabana yayılıyor. Sosyal medya kullanımı ucuzlaştırılarak bağımlılık hastalığına dönüştürülüyor. Medyanın yaşadığımız olaylara yaklaşımı ve teknolojik gelişmeler, sorunu daha da büyüttü. Toplumu adeta balık hafızalı insanlar haline getiren bu durum, sadece ciddi meseleleri değil, günlük hayatta karşılaşılan can yakan olayları, basit hadiseleri ve günlük meseleleri bile anlamamızı zorlaştırıyor.
Siber Online Terör
Sanal gerçeklik hayatı tüketiyor. Online dünyanın siber online kurbanları olmamak için dikkatli olmalıyız. Geleceğin terörizmi olarak görülen, Siber terör, Nükleer terör ve Biyolojik terör konularında ise çok ciddi tedbirler almalıyız. Genetiği değiştirilmiş̧ gıdalar orta ve uzun vadede büyük risk taşıyor. Bu alanın devletler eliyle teşvik edildiğini bilmek ise daha tedirgin edici.
Yeni Dünya Düzeni; egemen ülkeler arasında denge kurmak, diğer ülkelere karşı ise; beyin yıkama, dizginleme, yola getirme ve hizaya sokma projeleri uygulayarak, kendi menfaatlerine göre diğer ülkeleri yönetme düzenidir. Teknoloji, terörün elinde öldürücü bir silaha dönüşerek kitleleri uyuşturuyor, terörün işlevini artırıyor. Büyük ve güçlü devletlerin emrindeki bazı kirli yapılar, devlet politikası olarak terör uyguluyorlar. Akıllarına esen yerde insanları öldürüyor, ülkelere ve özellikle zayıflara saldırıyor, kaynaklara çöküyorlar. Para, istihbarat ve zayıf karakterli insanlar terörün ana aktörleridir. DAEŞ’in kameralar önünde profesyonelce işlediği cinayetler ve katliamlar, medyada reklamı yapıldığı müddetçe terör azalmaz, artar.
Terör;
- Korku salma, yıldırma.
- Siyasal bir dava uğruna girişilen, toplumu korkutmaya ve yıldırmaya yönelik her türlü eylem, anlamlarına gelir.
Terör, propagandadan beslenir, huzuru bozar. İnsanların umudunu tüketen bir korku iklimi inşa ederek, güçlü devletlerin amaçlarını kolaylaştırmaya yarar.
Terörizmle mücadele için; istihbarat ve güvenlik tedbirleri kadar, finans ayağının kurutulması da önemlidir. Bunun için;
A) Hükümetler, terör örgütleriyle ve teröristlerle iş tutmayı bırakıp teröre karşı operasyon düzenlemeli.
B) Medya, haber dilinde dikkat ederek terör propagandası içeren görüntüleri yayınlamamalı, şiddetin pornografik ve baştan çıkarıcı bir unsur olarak kullanılmasına müsaade etmemelidir.
C) Toplum, terörün ve terörizmin zihinlerimizi ele geçirmesine fırsat vermemelidir. Özellikle ergenlik çağındaki gençleri kazanacak, en azından onları kaybetmeyecek bir yaklaşım geliştirmeliyiz. Zihinlerin bilgisayar oyunları vb. araçlarla teröre hazır veya kurban haline getirilmemesi için küçük yaştan itibaren gençlerin oynadığı bilgisayar oyunlarına dikkat etmeliyiz.
Yapay zeka vb. çalışmaların gelecekte büyük riskler taşıyabileceğini akılda tutmalıyız. Eğer 30-40 yıl sonra robotların veya teknolojik aygıtların üreteceği terörün bugünkünden daha tehlikeli zararlarını konuşmamak için teknolojiyi yok saymadan ve sadece teknolojiye mahkum bir hayat yaşamak zorunda kalmadan daha insanî bir dünya için geleceğe birlikte yürümek zorundayız.
Vakit daralıyor…
-Selim Cerrah