Günlük hayatımızı kolaylaştıran, işlerimize hız katan gelişmeleri teknoloji olarak isimlendiriyoruz. Askeriyede, iletişimde, gıdada, tekstilde, eğitimde, tarımda, neredeyse her alanda bir teknolojinin varlığından ve ilerlemesinden söz ediyoruz.
İnsanoğlu Allah’ın kendisine verdiği akıl ve sair imkanlarla ihtiyacı çapında yeniliklere imza atıyor. Bir nimet mantığıyla teknolojiyi hem üretiyor hem de kullanıyor. Ulaşmak istediği hedeflere daha hızlı şekilde yol alıyor. Şu kadar ki teknoloji nimetinin bir takım yan etkileri devreye girdiğinde varmak istediği gayeden koptuğu gibi başka yollara da sapabiliyor.
Nimetlerin her birinin kontrolsüz kullanımı neticesinde zarar verebileceği gibi teknolojinin de ölçüsüz kullanımı beladır. Sınırsız yemek, vakitsiz ve haddi olmayan uyku insanın metabolizmasını bozacağı gibi, disiplin edilmemiş bir teknoloji de insanlığı yiyip bitirebilir. Nasıl dengesiz beslenme, sağlıksız gıda tüketimi vücutta hormonların düzensiz çalışmasına yol açabilecek bir hastalık meydana getiriyorsa hatalı teknoloji tüketimi de ruhsal hastalıklara, hayatı çekilmez görmeye hatta yaşamdan, arkadaşlıktan ve insanlıktan kopmaya kadar götürebilir.
Silahlaşan Teknoloji
Günümüz teknolojisini bir nesne ile örneklendirecek olursak bunu silaha benzetmekte bir sakınca olmasa gerektir. Teknoloji bugün geldiği nokta itibariyle bir silah halini almıştır. Devletlerarası münasebetlerden bireysel üretim ve hizmetlere, paranın kazanılmasından toplumun iç mekanizmasındaki işleyiş ve güvenliğine kadar var olma mücadelesinin olmazsa olmazı haline geldiyse teknoloji, onun adı silahtır.
Bir tuş ile dünya yerinden oynuyorsa, bir paylaşımla borsalar sallanıyorsa, bir fotoğrafla insanlığın onuru parçalanıyorsa, bir yazılımla sistemler değişiyorsa, bir uygulamayla insanlık esir alınıyorsa, bir programla dünyanın gücü ele geçiriliyorsa, bir kumanda ile savaş kazanılıyor ya da kaybediliyorsa teknoloji, teknoloji değil silahtır. O kadar güçlü silahtır ki bir gün sahibini de bilerek ya da hata ile öldürebilecektir.
Kullanamazsak Kullanılırız!
Teknoloji çağının çocukları olarak imanımızın oluşturduğu çerçevede teknolojiye bakma mecburiyetimiz vardır. Silahtan daha güçlü, silahın, tankın, uçağın, füzenin işletim sisteminin hammaddesi olan teknolojik içerikleri ya dinimize hizmet ettirmeye gaye edineceğiz ya da sosyal medyada, yeni aplikasyonlarda eğleneceğiz. Ya kullanacağız ya da kullanılacağız.
İbadetleri ihmal ettiren, ahlakı, hayâyı, edebi yok eden, anne-babanın yüzüne bakmayı bile unutturan, vakti heba eden, sosyal insan olmaktan çıkarıp robot insan pozisyonuna düşüren, sağlığı bozan, sinir hastası yapan, hayatı dengesizleştiren silah bizi öldürür.
Silahın Gücü
Silah kullanmak bir uzmanlık konusudur. Amatör kullanıcılar gündelik yaşam içinde, kendisine fayda sağlayacak zaruret kadar onunla meşgul olmalıdır. İşin ehli ise doğru amaca hizmet maksatlı bu işi yaptığında insan da toplum da ıslah olma sürecine girer. Zalimin zulmü engellenir. Mazlumun başına düşecek mermiler düşmana yönlenir. Ahlaksız içerikli görüntülerin ekranlara çıkmaması için bir mücadele başlar. Mevcut internet dünyasına alternatif helal internet projeleri çizilir. Uygulamalar, programlar, terbiye standartlarına göre yazılır. Edepsiz işlerin sanal dünyaya burnunu sokmaması için yazılımlar geliştirilir.
Biz Buyuz!
Biz, her nimeti Allah’tan bildiğimiz gibi insanlığa yarar sağlayan teknolojiyi de Rabbimizin lütfu kabul ederiz. Bu sebeple teknolojiyi kullanırken bize onu bahşeden Yaratıcımız uğrunda faydalı hale getirmeyi ilke ediniriz. Teknolojiyi Allah için ve Allah yolunda değerlendiririz.
Teknolojinin esiri olamayız. Dünyayı imar etmek adına biz teknolojiyi kölemiz haline getirmek zorundayız. Onu kullanıp insanlığa iman, kulluk ve ahlak götürmek vazgeçilmez misyonumuz olmalıdır. O bizi kullanmaya başlarsa bir gün bizi öldüreceğinden hiç şüphemiz olmasın.
-Salih Eğridere