Anadoluyu Mayalayanlar

Keşf-İ Kadim

1.06BinOkunma

İnsanlık bir keşfi kadime muhtaçtır. Hem de bugün her zamankinden fazladır bu ihtiyaç. İnsanlık beşerî sistemlerin çarkları arasında ezilmekte, zulüm görmekte, küçük bir azınlığın tahakkümüne mahkum edilmektedir. Bu küçük azınlık kimi zaman bir ekonomik güç, kimi zaman da siyasî veya askerî güç olarak toplumların dizaynı ve kurdukları sistemin devamı için uğraşmaktadır.

İnsan, varlığının mahiyetinden habersiz bir ömür geçirmektedir. Bu sebeple insanlık bir mana boşluğu içerisinde yaşamın anlamının farkında olmadan, adına yaşamak denilirse, yaşayıp gitmektedir.

İnsanın dünya serüveni başlı başına anlam üzerine hem de en derin anlam üzerinedir. İlâhî kitapların bildirdiği üzere ilk insanın yaradılışında, imtihanlarında, ilhamlarında, bilgilerinde ve keşiflerinde de sabittir ki; ilk insanın varlık sebebindeki anlam, ebedidir.

Müslüman genç davetin muhatabıdır

Bugün İslamiyet’le şereflenmiş Müslüman gençliği olarak yeniden insan olmanın, kul olmanın gereklerini, insana hakkın nazarıyla, eşrefi mahlûk (varlıkların en şereflisi) olarak bakabilmeyi öğretmemiz gerekmektedir. Beşerî sistemlerin insanlığa yapmış olduğu değer kaybını hakkıyla anlatmamız gerekmektedir. Müslüman genç, davet ve tebliğ gibi görevlerin muhatabıdır, vazifelisidir.

Bu dünyada menfaatperestçe bir hayat sürmenin, hakkı hakikati unutmanın ağır bedellerinin olacağını bildirmeliyiz. Ahlaki aşınmanın, acımasız hayat şartlarının, bencil bir toplumun üzerine gitmemiz gerekmektedir. İyiliği yayıp, kötülükten men etmek gibi bir büyük vazife Yüce Allah tarafından bizlere verilmiştir.

Dünya hayatının ilk insandan bugüne gelen en kadim inancı, sırrı, mutluluk kaynağı kulluktur. Allah Teala’nın, Hz. Adem’e vermiş olduğu sırlar içimizde saklıdır. İnsanın kendinde var olan sırlı mutluluğu, sırlı meziyetleri çıkarabilecek kudret ve yetenekler yine kendinde vardır. Fakat onu ortaya çıkarabilmek kul olmayı başarabilmekle doğru orantılıdır. Biz kul olmayı başardıkça ortaya çıkacak olan tüm güzellikler, etrafımızda başka güzelliklerin, başka nimetlerin ortaya çıkmasına vesile olacaktır.

Kul olmayı başarabilmek ise Allah Teala’nın emir ve yasaklarına uymak ve Allah Teala’nın sevmediklerini sevmemek, sevdiklerinin ise izinden gitmek, onlarla birlikte olmak ile mümkün olacaktır. Zaten biz kul olmayı hakkıyla başardıkça Allah (cc) bizi sevdikleri ile buluşturacak ve insanlık için hizmet etme gibi bir büyük hedefe bizi mazhar kılacaktır.

Dava erlerine ulaşmalıyız

Bizlerde çıktığımız bu yolda hedeflerimizi, rızayı ilahi olarak belirledik. İstikametten ayrılmamak gibi bir gayretimiz var. İnsanız, hataya meyilli, günaha meyilli bir yaratılışımız var. Bu sebeple takılacağız, sendeleyeceğiz, bazen düşeceğiz; fakat düştüğümüz yerden yeniden kalkacağız. Bize düşen öncelikli iş, bu kutlu yolda, bizimle yürüyecek, düştüğümüzde bize elini uzatacak dava erlerine ulaşmak olmalıdır. Bu sayede kadim olanı birlikte keşfedecek ve keşfettiğimiz kadimi (kulluk bilincini) tüm dünyaya duyurma fırsatı yakalayacağız.

Hedeflerimizi birlikte inşa edelim. Dünyadan kazancımız bir tek maddiyat olmasın, hazların peşinden gitmekten vazgeçelim. Birliktelik (ittihat) en başta Allah’ın emridir. Bu ulu emrin istikametinde feyz ile, rahmet ile, kudret ile yürüyeceğimizden eminiz.

Allah için bir adım atalım. Aramızdaki duvarların yıkıldığına, şahitlik edelim.

Emrah Polat