Hz. Mevlana, “İbadet, evrenle bütünleşmektir.” der. Varlık içinde her şey aslında birbirinin ya tamamlayıcısı, ya da devamıdır. Çünkü bir otun yeşermesi için bir evrenin var olması gerekiyor. Mesele otun nabzında evrensel bildiriyi okumak ve ibadetle evrenle bütünleşmektir.
Oruç mevsimine giriyoruz. Rabbimizin bize armağanıdır, oruç. Acziyetimizin, kulluğumuzun ruhlarımızda şifrelenmesidir. Nefsimizin azgınlığına karşı Müslümanca duruştur. Vücut ülkesinde yaşarken metafiziğe bir kanatlanıştır. Oruç, sonsuzluğun ab-ı hayatından kana kana içmektir. Günbegün zayıflayan din bağının, varoluş bağının bir aylık bir zaman dilimi içerisinde kuvvet kazanması, toplumun yeniden sağlık bulması halidir. Oruç, “Bildim seni ey Rab!” itirafında bulunan nefsin de gerçek bayramı ve kimliğini arz edişidir.
Her yaşın ayrı bir yuvası vardır, oruç yurdunda. Çocukluğumuzun masalımsı dünyasının sahurları, teravihleri ileri yaşlarımızdaki ruh birikintilerimizi kanatlandırır. Teravih namazlarındaki tekbirler, salat ve selamlar, Müslümanların ortak sevinçleri bizi biz yapan medeni dünyamızı oluşturur. Oruç medeniyetinin birer üyesidir her Müslüman; bunun için özgürdür ve kullara kul olmaktan uzaktır.
Kimliğimizi mayalayandır oruç; mayalayan ve ondan ilahi bir şahsiyet oluşturan! Oruç mayası ile mayalanan mümin, cennet vatandaşı olur.
Ruhumuzu kalıba dökendir oruç, İbrahimî teslimiyetle ve Yusuf suretinde. Muhammedi bir aşkın miracında kanat vuruştur; yokluğun sesini duyarak!
Bir ay boyunca oruç tutarak bayramı donatırız ruhumuzda ve fiziğimizde. Bir ay boyunca nefsimizi susturur ve ruhumuzu kanatlandırırız. Kanatlanan ruh, bayram sevinci ile bütünleşince insanda kişilik oluşur. İşte bu kişinin adı Müslüman’dır. Bayram, arınmış mümine armağandır, Rabbi tarafından. Bundan daha görkemli armağan mı olur?
Oruç, mümine yakışan ilahi bir elbisedir.
Orucunuz ve bayramınız mübarek olsun!
Dursun Ali Taşçı