Anadoluyu MayalayanlarSoner Duman

La Havle Ve La Kuvvete İlla Billah!

2.05BinOkunma

Bir işe çok kızdığınızda, bir kimseye bir türlü laf anlatamadığınızda ağzınızdan “La havle ve la kuvvete illa billah” sözü dökülüyor mu?

Günlük hayatta dilimize pelesenk ettiğimiz bazı ifadelerin aslında bizim hayata, şahıslara ve olaylara bakışımızın anahtar kavramları olduğunu biliyor musunuz?

Dine ilişkin her bir ifade, hayata bakış açımızı dizayn eden bir anahtar sözcüktür. Eğer bu ifadenin ne anlama geldiğini bilmiyorsak o anahtarla açılması gereken noktaları açamıyor, hayatımıza katmamız gerekenleri katamıyoruz demektir.

Şimdi şu sözü bir ele alalım ve bu sözün içinde hayatımıza yol haritası çizen ne büyük manaların gizli olduğunu bir görelim.

Alimler bu sözün, her biri birbiriyle bağlantılı olarak yorumlanabilecek üç farklı manasının bulunduğunu belirtmişlerdir.

Her Şey O’nun Dilemesiyledir

Allah dilemedikçe, bir yere hareket etmek de bir işe güç yetirmek de yoktur.

Şu hayatta, doğduğumuz andan öldüğümüz saniyeye kadar pek çok faaliyette bulunuyoruz. Gidiyoruz, geliyoruz, yiyoruz, içiyoruz, alıyoruz, veriyoruz, gülüyoruz, ağlıyoruz. Meseleye ilahî boyuttan bakmayı ihmal ettiğimizde bütün bu faaliyetleri kendi güç ve kudretimizle yaptığımızı düşünüyoruz. Sorduklarında hemen özne olarak kendimizi zikredip “ben yaptım”, “ben ettim” diyoruz. Oysa meseleye imanın pencerelerinden biri olan “la havle” penceresinden baktığımızda görüyoruz ki şu kainattaki her bir hareketin, oluşumun, kıpırtının ardında ilahî güç vardır.

“O’nun ilmi dışında bir yaprak bile düşmez.” (En’âm, 59)

Allah dilemezse bir adım atabilir misin? Nefes alabilir misin? Bak ki Rabbin ne diyor?

“Eğer dilesek, oldukları yerde onların şekillerini değiştirirdik de ne ileriye gitmeye güçleri yeterdi ne de geri gelmeye!” (Yasin, 67)

İyilik Yalnızca O’ndandır

Kötülüğe engel olup iyiliği bahşedebilecek yegane varlık Allah’tır.

Şu kainatta bizim “kötü” olarak nitelediğimiz durumları da, “iyi” olarak nitelediğimiz durumları da yaratan Allah’tır. Hiç kimse ne kendisine ne de başkasına fayda ya da zarar verme gücüne sahip değildir. Bu kurala peygamberler de dahildir. Rabbimiz, elçisine şöyle demesini emrediyor:

“De ki: Ben, Allah’ın dilediğinden başka kendime herhangi bir fayda veya zarar verecek güce sahip değilim.” (Araf, 188)

Fayda ve zarar verme gücüne sahip tek varlığın Rabbimiz olduğunu pek çok ayet ortaya koyuyor.

“De ki: Allah size bir zarar gelmesini dilerse veya bir fayda elde etmenizi isterse O’na karşı kimin bir şeye gücü yetebilir?” (Fetih, 11)

Doğru Yola İleten O’dur

İsyan etmemize engel olup, itaat etmemizi sağlayabilecek tek güç Allah’tır.

Eğer insan, Allah’ın emir ve yasaklarına uyarak O’na itaat ediyorsa bu, sırf kendi güç ve iradesiyle olabilecek bir şey değildir. Namazın her rekatında “Yalnız Sana kulluk eder ve yalnız Senden yardım dileriz.” (Fatiha, 5) demiyor muyuz?

Allah’ın Resulü (sav) bile Rabbine “Beni göz açıp kapayıncaya kadar bile nefsime bırakma.” diye dua etmiyor muydu? Demek ki Rabbimizin lütfu, nimeti olmasa biz nefsimize ve şeytana uyar, günahlara dalardık. Hem imanı bize sevdiren, kalbimizde süsleyen, küfür, fısk ve isyanı da bize kötü gösteren O değil miydi?

“Allah size imanı sevdirmiş ve onu gönüllerinize sindirmiştir. Küfrü, fıskı ve isyanı da size çirkin göstermiştir. İşte doğru yolda olanlar bunlardır. Bu, Allah’tan bir lütuf ve nimettir. Allah alimdir, hakimdir.” (Hucurat, 7-8)

Bu “la havle” üzerine bir kitap/kitaplar yazılabilir. Biz şimdilik bununla iktifa edelim.

Bir mümin, hayata sırf “la havle” penceresinden bakmayı öğrense, onun hayatında ne büyük değişiklikler olur!

Rabbimiz “la havle”nin sırrına ermeyi cümlemize nasip eylesin.

Soner Duman