Başlıkla beraber düşünmeye işleminiz başlamıştır. Dilin dini mi olur diye? Neden olmasın? İnsana ait organların bir dini vardır. Gözün, kulağın, beynin bir dini vardır. Mesela kafasını Yahudi gibi işleten birine Yahudi kafalı dememiz bu kabilden bir örnektir.
Dilimiz de bu kategoriye dahildir. Kişinin konuştukları ve konuşmadıkları dilinin hangi dine mensup olduğunu gösterir. Dilin sahibi Müslüman, ama dilin kendi mini bir gavurcuk olabilir. Eğer bir dil, Kuran ve sünnetin belirlediği ölçülerde işlevini yerine getirmiyorsa, onun dini de Kuran ve sünnetin dışına çıkmıştır.
Dil, cirmi (cüsse) küçük, cürmü büyük bir organdır. İnsanoğlunun bütün organları önemlidir. Ama “Kalp ve dil en başa yazılacak iki organdır.” desek abartmış olmayız. Çünkü ahireti bize kazandıracak olan iman, dil ve kalp ile elde ediliyor. Ağzımızdan çıkacak bir şehadet kelimesi, yansak bile bize ebedi cenneti kazandırır. Aynı şekilde ağzımızdan çıkacak bir inkar kelimesi de –Allah muhafaza- bizi ebedi cehenneme götürebilir.
Hareket kabiliyeti sınırlı bir organ değil dil, elimiz ve ayağımız gibi. Mesela kafatasımız oynamayan bir organ. O yüzden insanın kafasını çok değiştiremezsiniz. Yirmili yaşlarda nerede duruyorsa insan, yetmişli yaşlarda da orada durduğu gözlemlenir. Değişen çok azdır ama yok değildir. Lakin buna rağmen dil öyle değildir. Kafa yapısı değişmese bile, bir insanın dilindeki ayarsızlık yirmisinde de yetmişinde de ortaya çıkar.
İşte tam da bu yüzden iki bacak ve iki dudak arasını İslam’a uyduranlar cennete uyumlu insan olurlar. İnsan yaşlandıkça içindeki cinsel arzular son bulmadığı gibi, dilindeki gevezelik, konuşma isteği, iletişime geçme çabası veya gıybetin tatlılığı, başkalarını çekiştirme hastalığı da son bulmaz. Hatta daha da fazla artar diyebiliriz. Çünkü insanoğlu yaşlandığı vakit el ayak hareketleri yavaşlamaya başladığı için dili daha fazla işletmeye koyar.
Dinimiz dilimizin ucunda
Belki şu formülle beraber dilimizi daha fazla kontrol altında tutabiliriz: “Dilini koruyamayan, dinini koruyamaz.” Dinimiz dilimizin ucunda duruyor. Bu ciddiyette olmak zorunda Müslüman. Yoksa her düşündüğünü söyle, her mevzuda fikir sahibi ol, zora gelince yalan konuş, başkalarının arkasından çekiştir, verilen sırrı ifşa et, günahını ortalığa saç, boş konuş, ama ortalıktaki en büyük Müslüman olduğunu da iddia etmekten çekinme. Bu duruma aciz insan inanır mı ki, melekler inansın.
Hem sadece ahiret için değil, bu dünyada da rezil olmamanın şartı dili tutmaktan geçer. Gevezelik yapıyorsan okuduğun kitaplar, çürüttüğün dirsekler seni cahillik ithamından kurtaramayacaktır. Cahil olduğumuzun anlaşılmasını istemiyorsak yapmamız gereken susmaktır. Alim olduğumuzun anlaşılmasını istiyorsak yine yapmamız gereken susmaktır. Susmak hem bu dünyada hem ahirette kazandıran, masrafsız bir iştir. Konuşmak, sürekli konuşmak ama bir şey yapmamak ise hem dünyada hem ahirette rezillik getirecektir.
Dilimizi test edelim
Şimdi üç ayet ve bir hadisi şerifle beraber dilimiz ne pozisyonda onu test edelim. Ama bu muhasebeyi kendimizi aklamak ya da başkalarının eksiklerini bulmak için değil, yalnızca kendimizi tartmak için yapalım.
Test için ilk ayetimiz; Nisa Suresi, 114. Ayet. Buyuruyor ki Allah azze ve celle: “Onların fısıldaşmalarının birçoğunda hayır yoktur. Ancak bir sadaka verilmesini yahut bir iyilik yapılmasını ya da insanların arasının düzeltilmesini isteyenler müstesnadır. Kim Allah’ın rızasını elde etmek için bunu yaparsa biz ona ileride büyük bir karşılık vereceğiz.”
Test için ikinci ayetimiz; Nisa Suresi, 140. Ayet. Buyuruyor ki Allah azze ve celle: “Oysa Allah size Kitap’ta (Kuran’da) ‘Allah’ın ayetlerinin inkar edildiğini ve onlarla alay edildiğini işittiğiniz zaman, başka bir söze geçmedikleri müddetçe, onlarla oturmayın, aksi halde siz de onlar gibi olursunuz.’ diye hüküm indirmiştir. Şüphesiz Allah, münafıkların ve kafirlerin hepsini cehennemde toplayacaktır.”
Test için üçüncü ayetimiz; Nahl Suresi, 105. Ayet. Buyuruyor ki Allah azze ve celle: “Yalanı, ancak Allah’ın ayetlerine inanmayanlar uydurur. İşte onlar, yalancıların ta kendileridir.”
Ve testimizin hadisi şerifi: Hz. Enes bin Mâlik radıyallahu anh rivayet ediyor: Sahabeden biri vefat etti. Başka bir şahıs (merhuma hitap ederek),“Seni cennetle müjdeliyorum!” dedi. Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem ona,
“Sen bunu nasıl söylüyorsun? Halbuki sen işin hakikatini bilmiyorsun. Belki de o faydasız ve boş bir söz söylemiş veya vermekle eksilmeyen bir şeyde cimrilik etmiştir. (Tirmizi)
Ayetler anlaşılır, hadisi şerif anlaşılır. Üzerine uzun uzun izah yapmaya gerek yok sanırım. Dilimizi şu 10 afetten koruyacağız:
1- Boş söz konuşmak
2- Münakaşa
3- Laf Kalabalığı
4- Lanet etmek
5- Alay etmek, küçümsemek
6- Sır tutmamak
7- Yalan konuşmak ve yalan yere yemin etmek
8- Gıybet etmek
9- Nemine (söz taşımak)
10- Övmek