Kategorisiz

Siyaset ve Mes’uliyet

652Okunma

Tarih, gözlerimizin önüne bütün bir mes’uliyet manzarası sermektedir. Bir milletin hayatı, bir medeniyetin eserleri gelecek nesillerin mes’uliyetli ellerine emanet ediliyor. Ecdadın hatasından da mes’ul olan biziz. Tarihe bir kader gibi varis olmak demek, geçen nesilleri, iyi ve fena bütün hareketlerinin mes’uliyetini omuzlarına yüklenmek demektir. Kendi mukadderatını kendi ellerine almıyan millet kaybolmağa mahkûmdur. Toprağın ve tarihin size yüklediği, maddede ve ruhta anane haline gelmiş, binbir mes’uliyet omuzlarınızda ağırlaşıyor. Bu mes’uliyeti kendinizden başkalarının omuzuna yüklerseniz vatanı ve tarihi kaybedeceksiniz. An’ane bunun için, bizimdir. Onu bir anda atmak kabil değildir. Her sahada, aile, iktisat, ilim, san’at, ahlak ve din sahasında kendimizin olanı kendi omuzlarımıza yüklenmek zamanı gelmiştir. Hakikî vatandaş, bir vatanın tarihiyle beraber bütün mes’uliyetini üzerine almak iradesini yaşatan insandır.
Bize, bir lûtuf gibi saadet bağışlıyan değil, bizde mes’uliyet şuuru yaratan insan lâzımdır. Saadet bizdeki iradenin yarattığı derunî bir aydınlık olmalıdır. Bize, kin ateşi içinde kuvvetle hak kazanan değil, hakikat aşkıyle hakkını yaşatan insan lâzımdır. Bize «Firdevsi alâdan ve bunca sevdadan» vaz geçmiş hak aşıkları lâzımdır. Hakikî saadet ve hak el elinden alınır bir matağ değildir. Bize, binbir saadetten yüz çeviren, İslâm Peygamberi Muhammet gibi «Güneşi sağıma, ayı soluma koysanız yine bu işten vazgeçmem!» diyen mes’uliyet mümessilleri lâzımdır. Ümmetin kurtuluşu için şehit olmak dileği Peygamber mefkûresidir. Bize, Ümmetinin günahını kendinde bulmak, kendinde yenmek, kendisiyle fenaya erdirmek istiyen ruh dünyasının kahramanları lâzımdır. Rabbin karşısına ancak böyle mes’uliyetle yüklü, ağır ellerle gidilir. Mes’uliyet unutulunca hak da kaybedilir. Bedbaht bir tarih içinde şuursuz bırakılan, mes’uliyetinin şuuru çalınmış olduğu halde hareketlerinin hakikatiyle mes’uliyet sahibi olduklarını gösterenleri tanımak mı istiyorsunuz? Bir avuç çavdar ekmeği bahasına doğudan batıya kadar dinlenmeden nasırlanan ellere bakın. Medeniyet ve refah vasıtalarının ilk yaratıcıları oldukları halde, bunların hiç birine baş vurmayıp sade kollarına ve ezeli iztiraplarına güvenenlere bakın. Kabının son lokmasını sıyırmadan sofrasından kalkmıyanlara bakın.
Mes’uliyetimiz, kendi hareketlerimizle bizi kurtaracaktır. Ve mefkûrelerin mefkûresi olan mes’uliyeti kendi hareketlerimizle yaratacağız.

Nureddin Topçu – 1939