Bugün her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var selama; sadece almaya değil, her fırsatta bir tebessüm ile selam vermeye de. Batı ürünü olduğu konusunda herkesin hemfikir olduğu modernitenin, eritmeye çalıştığı en önemli yapı “cemaattir” ve onun en önemli unsuru da güvendir. İslam toplumunun ürettiği cemaat yapılarında ve genel olarak Müslümanlar arasında, karşısındakine güven vermenin en temel aracı işte bu saik ile selamdır. Toplumları da etkileyen dünyevileşme, Müslümanların arasına da üstenci bakışları bir diken olarak sokmayı başarmıştır.
Vermek sünnet, almak farz
Selam: “Benden emin olabilirsin.” demenin en kurumsal, en tarihi ifade biçimidir kuşkusuz. “Aranızda selamı yayınız.” diyen bir Peygamberin ümmeti olarak, onun ne denli bir aynılık oluşturduğunu çok iyi kavramak zorundayız. Vermeyi “sünnet”, almayı “farz” yapan İslam, selam alıp vermeyi bir ibadet mertebesine taşıyarak da nedenli önemli olduğunu ortaya koymuştur.
Selamı alan ya da veren, hala kardeşlik ahdine sadık olduğunu da deklare etmiş oluyor neticede. Selam, seküler bütün hiyerarşileri, toplumsal katmanları aşıp geçebilen en önemli mesajlardan biridir. Kim olursa olsun ya da kim olursanız olun, selamın muhatabısınız ve sorumluluğundan ari değilsiniz.
Bireyselleşme adı altında insana “özgürlük” vadeden Batı, insanlığı büsbütün yalnız bırakmıştır. Milyarlarca insan her geçen gün biraz daha yalnızlaşıyor maalesef. Bunun önündeki en büyük engel hiç kuşkusuz kardeşlik ruhunun yüceltilmesidir. O sebepledir ki Batı’nın en çok uğraştığı şey İslam toplumunun mayası konumunda olan, üstelik olması gerektiği gibi olan cemaat yapılarını “söküme” (çözülmeye) uğratıyor. Yerli yerinde olan her şeyi yerinden ederek ve her şeyi tartışmaya açarak bir gerçeklik çürümesi yaşatan dünyevileşme saldırıları, bütün gerçeklerimize bir temsil krizi yaşatmaya çalışıyorlar.
Selam ortak duygunun sigortasıdır
Batı’nın Eric Hobsbawm gibi insaflı entelektüelleri de ortada ki riyakarlığa isyan ediyorlar. Cemaatlerin son birkaç yılda olduğu kadar tarihte hiçbir zaman bu denli bir hayatta olma zorluğu yaşamadığını ifade ederek “tanış olma” halinin ne denli bir tehdit altında olduğuna dramatik bir vurgu yapıyor.
Yerel olan her şeye dair sınırların içerisi, tıpkı sınırların dışı kadar dünyanın her yerinden yağan mesajların hedefi durumundadır. Bu sebeplerle artık özel olanla genel olan arasındaki sınırlar oldukça belirsiz hale gelmiştir. Yerel renklerin pek çok noktada kaybolduğu gerçeği çok acı bir şekilde karşımızdadır. Yerel yapıların kendilerine ait mekanlarını koruyabilmelerinin en önemli yolu aidiyet duygularını yaşatabilmelerine bağlıdır. Bu manada selamın ifa edeceği vazife yeri doldurulamazdır. Selam hem ortak duygunun hem de mekanın sigortasıdır demek abartılı olmayacaktır.
Günümüzde yaşanan kültürel saldırıların aşındırdığı değerler hesaba katıldığında, İslam inancının selama neden bu kadar derin bir anlam yüklediği daha iyi anlaşılabilecektir. Büyük bir azimle “biz”i yok edip yerine “ben”i koymaya çalışanların iyi niyetli olmadığı ortaya çıkan sonuçlar tarafından teyit edilmiştir. Yalnızlaşan birey, daha az güvende olduğu için daha doğrusu herkesle giriştiği rekabetin bir sonucu olarak bir güvenlik krizi yaşadığı için çok daha saldırgan hale gelmiştir.
“Benden korkma!”
Ciddi bir vehimle, “Herkes elimdekini almaya çalışıyor!” kuruntusuna kapılan ferdin korkusu hafife alınacak bir korku değildir. Zira birçok savaşın temelinde korkular vardır. Birey korktuğundan emin olmak için korkuyu salan şeyden kurtulmanın yollarını arıyor çoğu zaman. Ve bu yol arayışının sonuçları her zaman iyi sonuçlar da üretmiyor maalesef. Çoğu zaman psikolojik hastalık yansımaları gösteren bu korku, hedef tahtasına bazen kadını bazen erkeği bazen de çocuğu hatta masum hayvanları koyuyor. Yöntemlerin ya da hedeflerin farklı oluşu, sebebin ortaklığı gerçeğini değiştirmiyor ne yazık ki.
Modern çağın bütün sökücü etkilerine karşı en önemli hamle kenetlenmektir. Ortak sembollerle ve onları her zamankinden çok daha bilinçli ve sık bir şekilde kullanarak. Herkesin korkularının arttığı bir zamanda onlara, “Benden korkma!” demenin en kadim mesajıdır selam. Geçmişten aldıklarımızı geleceğe taşımanın da en önemli köprüsü. Sanal köprüler gibi hayalet değildir selamın sağlamlaştırdığı köprüler. Her gün biraz daha sanallaşan dünyaya direnmenin adıdır selam.
Esselamü aleyküm ve rahmetullah ve berekatuh…
-İsmail Öz