Günümüz Türkiye’sinde bazı sihirli kelimeler vardır. Herkesin istediği ama herkesin farklı anladığı kelimeler. Özgürlük, eğitim, Müslüman, İslam, adalet gibi sayısının uzayıp gideceği kelimeler. Ahlak kelimesi de o kelimelerden biri. Herkesin ahlaklı olunması istenir toplum tarafından, ama herkesin ahlaktan anladığı başkadır.
Kimisine göre ahlak, babanın karşısında içki yudumlamaktan, kimisine göre hocayı görünce sigarayı arkaya saklamaktan ibarettir. Kimisine göre ise Peygamber Aleyhisselam’ın ahlakıyla ahlaklanmaktır. Herkesin ahlakı imanı kadardır. Bu doğru orantı bugün de böyledir bundan sonra da böyle olacaktır. İman kadar ahlak, ahlak kadar iman.
O yüzden neyin ahlak olup olmadığını öğreneceğiz. Sonra da öğrendiğimiz bu ahlakın nasıl inşa edileceğini ayrı öğreneceğiz. Çünkü bahsettiğimiz mevzu, yani ahlak mevzusu Peygamber Aleyhisselam’ın “Bana en sevgili olanınız, kıyamet günü de bana mevkice en yakın bulunacak olanınız, ahlakça en güzel olanlarınızdır.” ve “Bir mümin, güzel ahlakı sayesinde, gündüz oruç tutup gece namaz kılan kimselerin derecesine ulaşır.” buyurduğu bir konudur. İşte tam da bu yüzden en temelden ele alınması hiçbir noktasının atlanılmaması gereken bir konudur. Ahlak iman demektir, iman da cennet veya cehennem demektir. Sahabe böyle anladığı için Enes bin Malik radıyallahu anh şöyle buyuruyor: “İnsan, güzel ahlakı sebebiyle cennetin yüksek derecelerine kavuşur. Kötü ahlaklı kimse ise, çok ibadet de etse, cehennemin derinliklerine yuvarlanabilir.”
Peki, nedir cennetimiz veya cehennemimiz olan ahlak? Bu ahlak zoraki yapmadığımız, düşünüp taşınmadan bizde karakter hali almış davranışlarımızdır. Cömert olmak bir sebepten dolayı malını infak etmek zorunda kalmak değildir mesela. Cömert insan, düşünmeden taşınmadan, aradaki sebeplere takılıp kalmadan infak yapabilen insandır.
Sakin davranmak için kendini sıkan kişiye yumuşak huylu denmez. Yumuşak huylu kişi onu sinirlendirecek onca sebebe rağmen sinirlerini sakin kalmak için zorlamayan insandır. Bu pozisyona gelmediği sürece insan o ahlakın sahibi olarak nitelendirilemez. Yani ahlak, yapılan işten değil, yerleşen huydan ibarettir.
Nice cömertler vardır ki fakirliğinden dolayı veremez. Aynı şekilde nice cimriler vardır ki gösteriş veya başka sebeplerden dolayı infak eder. Mesele kalbe yerleşen ve kalbe yerleştiği için organlara tesir eden ahlaktır. Yoksa zoraki yapılanlar ahlak kategorisinde değerlendirilemez. O zaman herkes doğuştan hangi ahlak üzere ise ahlakı odur diyebilir miyiz, diye bir soru aklınıza takılıyorsa buyrun ahlak kurallarına beraber bakalım.
Kusurlarını fark et
Bir şeyin düzeltilebilmesi için önce yanlış olduğu kabullenilmeli. Hastalığını kabul etmeyen hastaya doktorun yaptığı tedavi sonuç vermez. İlacı öneren doktor, ama ilacı kullanacak olan hasta. O yüzden hasta, önce hasta olduğunu kabul etmeli. Ahlakını düzeltmek isteyen kişi de önce ahlakında arıza var mı yok mu bunu tespit etmeli. Peki, bunu tek başına mı yapacak? Ahlak noktasında nerede eksik olduğunu rüyada mı görecek yoksa? Nasıl olacak bu?
Birincisi; bulabiliyorsa kalp hastalıklarını bilen, ahlakın kitaplarda olmadığını yaşayışıyla gösteren, görüldüğünde Allah’ı hatırlatan, Peygamber ahlakını kendine düstur edinmiş bir hoca bulmalı. Sonra onun yanında belli bir süre geçirmeli ve kendisine ne gibi yanlışları olduğunu söylemesini istemeli.
Eğer böyle biri bulunamadıysa yapılması gereken; tecrübeli, aklı başında birinden kendisi hakkında teşhis koymasını istemeli. Sahabe kendisi gibi sahabe olanlar üzerinden sürekli check up yapmıştır. Bunun en bariz örneği Ömer radıyallahu anhın Huzeyfe ibnu’l Yeman radıyallahu anha “Ben münafık mıyım, münafıkların listesinde benim adım var mı?” diye sormasıdır. Biz de bunun gibi etrafımızda bizi tanıyan ve aklı başında olan insanlardan bize yanlışlarımızı söylememizi istemeliyiz, ama söyleyince sinirlenmemek kaydıyla.
Ahlakımızın ne durumda olduğunu öğrenmenin üçüncü yolu ise kendimizi düşmanların dilinden dinlemektir. Bazen dost gibi görünenlerin yaptığı dalkavukluklar kendimizi iyi durumda hissettirebilir. Oysa bir de kendimizi düşmanların dilinden dinlesek ne durumda olduğumuz daha net gözükecektir.
Elbette burada kastettiğimiz, kini gözlerini bürümüş, kendi ahlakı çukur seviyesinde olan düşmanların tenkitlerine kulak kabartmak değil. Vicdanı tamamen körelmemiş, az da olsa hakkı teslim etmeyi kendine ilke edinmiş düşmanların sözlerinin tartılması insanın ahlak seviyesi noktasında bir gösterge olacaktır.
Ahlak seviyemizi ölçmenin dördüncü yolu ise insanların arasına karışarak onları gözlemlemek ve onları kınamadan, onlarda olan kusurların bizde de olup olmadığını muhasebe etmektir. Uzun uzun örnekler yazılacak bu konuya İsa Aleyhisselam’a sorulan soruya verdiği cevap yeterli olur sanırım.
İsa aleyhisselama seni kim terbiye etti diye sorulunca şöyle cevap vermiş: “Kimse beni terbiye etmedi, cahilin cehaletini gördüm ondan sakındım.” cevabını vermiş. Yani etrafta bizim hoşumuza gitmeyen ahlakı gördüğümüzde onları terk etmemiz sonucu ahlakımız yükselişe geçecektir.
Sabret
Kabadayı dayak yiye yiye kabadayı olur ve dayak atmaya başlar. Hatta kabadayı olana kadar yediği dayaklarla da övünür. Ahlakı edinmek de böyledir. Önce çok zorlayacağız kendimizi, sonra ahlakımızın düzeldiğini gördükçe Allah’a olan hamdımız artacak. Küçük günahlarda ısrar edildiğinde nasıl büyük günaha dönüşüyorsa, iyi huylarda ısrar edilmesi de onları ahlaka dönüştürür. Ama bunun dönüşmesinin hemen olacağını düşünmeyelim.
Bazen dağ yerinden oynar da ahlak noktasında bir adım bile ileri atamayız. Ama bu çabalamaktan vazgeçeceğimiz anlamına asla gelmiyor. Çünkü biz ahlakımızı düzeltmeye çalışırken dahi sevap hanemize mesai yaptırırız. O yüzden düzelmese bile ahlakımızın düzelmesi için çabalamaktan vazgeçmeyeceğiz.
Ahlakını kontrol et
Ahlak nasıl kontrol edilir diye aklınıza bir soru takılabilir. Bunun bir formumu var ki diye düşünebilirsiniz. Aslında form değil, ama basit bir testi var. Bizde oluşan ahlak tam zıddından daha sevimli geliyorsa o ahlak bizde yerleşmiş demektir.
Mesela malı biriktirmek bir fakire vermekten daha sevimli geliyorsa hala cömertlik ahlakını bünyemize yerleştirememişiz demektir. İyi insanların yanında kalbimiz daralıyor, ortamdan rahatsız oluyorsak, ahiret mevzularını duymaktan daha fazla dünyalık mevzuları duymak hoşumuza gidiyorsa ahlakımız olduğu yerde sayıyordur.
İnşa ettiğimiz ahlak bizi iyi işler yapmaya, daha fazla ibadete yoğunlaşmaya götürmüyorsa ahlakımızdaki arızalar devam ediyordur. Tabi bunun tam tersi de geçerlidir. İyi ameller de ahlakımızı düzeltmiyorsa amellerimizde arıza var demektir.
Ahlakımızı bunlar üzerinden test edebildiğimiz gibi Allah’ın Kitab’ında bulunan ayetlerle de test edebiliriz.
Sınav sonuçlarını ahirette sağ taraftan almak duasıyla, Selamun Aleyküm.
-Fatih Sultan Semiz