Kimdir o?
Düşünceyi hür kılıp kelamları ve kalemleriyle cihat eden aziz mütefekkirler yurdunda; fikri ile zikreden güzel insanları yad etme vakti. Söz kimden ola? Kelamın ve kalemin üstadı, kelimelerin hüviyetine (kalbinde yüklü manaya) inen, mananın nabzını tutan, eşine az rastlanır bir mütefekkir. Kaleminden, ruhundaki iştiyakla devinerek süzülen, hürriyet aşığı bir münevver. Gözlerini okumak uğruna feda edişiyle, nice uyuyanların gözünü açan bir meşale. Bir üniversite misali, okunması abese mahal vermeyecek “Bu Ülke”nin has çocuğu. Bir entelektüelden fazlası; yaşadığı çağın gailelerine karşı çetin bir savaşçı, güzelliklere aşık bir gönül insanı; Cemil Meriç…
Kitaplardan kalesinde bir medeniyet ekolüdür Cemil Meriç. Aklı ile gönlünün istişaresi neticesinde deklare ettiği fikirleri; çağları aşacak ölçüde tenvir edici bir abidedir O. Maziden istikbale ölümsüz olduğu gibi, kendisine vefa edene de bir ab-ı hayattır düşünce ikliminde. Müşfik babasıdır kadim Anadolu çocuğunun, yakın dostudur ezilen medeniyet abidesi öz’ün. Deruni ahbabıdır kitapla açılan ve zenginleşen alemlerin. Keskin bir kılıcıdır İslam’a savaş açanların. İrfanın derin sularında boğar kültür emperyalizmini. Cehaletin ve karanlığın apaçık düşmanı, aşksızlığın ve maddenin perestişi olmuş rejimlerin ense kökündeki hakikat devrimcisidir.
Cemil Meriç okurken
Bir tenasüh üzere buluyor insan kendisini, onu okurken. İnsanın göğünde yükselen bu göç; haysiyetli ve mananın fevkinde. Zaman ve mekan aşıp geldiği iklim, marifetli bir eylem planından devşirme. Uhrevi bir halkada, modern ipuçları ile bilmece çözmeye müsavi O’nu okumak. Okumak ne derece asil bir eylemse, yazmak da soylu bir fikirler mecmuası değil mi onun nazarında? Yaşamak ve okumak; iki ruh arasında aşıkane bir mülakat. Yaşamanın ve okumanın öz kimliğinde mütemadi bir dönüşümün müşahhas örneği. Bir fikir adamında müşahede etmesi hayretengiz mertebede büyük bir kalp, muazzam bir sevgi ve sevda insanı.
Cemil Meriç olmak
Dik durmaktır Cemil Meriç olmak! Kendi kültürünü, Batı karşısında harcamayı marifet sayan sözde aydınlar sürüsüne; korkusuzca hakikati haykırmak ve cesur bir yürekle geçmişin acımasızca katledilmesine karşı durmaktır. Dilinden koparılarak benliğinden ayrı düşürülmek üzere bir nesle, mazisini anlatma yolunda dökülen terdir. Yalnız da olsa namusla yürümektir. “İzmler idrakimize giydirilen deli gömlekleridir” diyerek emperyalist devlere meydan okumak; bütün gömlekleri; en saf ve temiz, İslam ve iman elbisesi karşısında çaresiz görmektir. Çağdaş hurafeler çöplüğü beyinlerimize bir meşale yakmak, Doğu ile Batı’nın iki ayrı seyyare oluşunu idrak etmektir. Gerçek bir insan medeniyeti evlatlarının; bir tilki uygarlığı karşısındaki gafletini yıkmaktır.
Cemil Meriç’i anlamak için
En büyük sonsuz ile en küçük sonsuz arasındaki esrarlı sözden başlattığı insanın hikayesine temayül gerekmektedir! Bir hikaye; kendini bilmenin, kendini bulmanın ve kendin olmanın gemisiyle çıkılan tefekkür deryasında yol alınan. Rabbi bilmeye, bulmaya, sevmeye uzanan ve nihayet, Rab ile olmaya gelince demir atılan bir yolun hikayesidir.
Hak ve hakikat yoluna adanmış bir ömür ve bu ömre sığmış berceste değerinde onlarca söz… Cemil Meriç mümbit bir toprağıdır memleketimizin. Müfit ve üretken bir dişlisidir fikir fabrikasının. Engelleri aşıp gönül gözüyle feyizlenen iç aleminden kopma bir feveran ile Batı’nın karşısında Doğu’nun, batılın yerine hakkın, salip karşısında hilalin azametini haykırmaktır. Cemil Meriç, son yüzyılın yalnız Türkiye’ye değil dünyaya bir armağanı, destanlaşmayı hak eden yiğit adamıdır.
Fikir ordularının en sahici bir neferine selam ve rahmet ile!
– İrem Özdemir