CoğrafyamızDünyaLiderlerUmut

Unutulan Kahraman Cevat Paşa

1.53BinOkunma

Birinci Dünya Savaşı sadece Osmanlı Devleti için değil, dünya tarihi açısından da önemli gelişmelerin yaşandığı, bir tarihin dönüm noktasıdır. Hiç kuşkusuz Çanakkale Cephesi, Birinci Dünya Savaşı’nın hedeflerini,  gidişatını ve sonuçlarını büyük ölçüde etkilemiştir. Bu cephe ile stratejik açılımlar tamamen değişecektir. Bu yönüyle Çanakkale Cephesi sadece bir savaşın uzaması değil, yeni bir dönemin de başlangıcıdır. İşte Cevat (Çobanlı) Paşa da, bu mühim başlangıçta öne çıkan isimlerdendir.

1871’de İstanbul’da doğar Çobanlı Cevat Paşa. Babası, Mareşal Şakir Paşa’dır. Orta öğrenimini İstanbul’da Galatasaray Lisesi’nde yapar. 1888’de başladığı Harp Okulu’ndan 1891’de Teğmen rütbesiyle mezun olur ve Harp Akademisi’ne devam etmeye hak kazanır. Harp Akademisi’ne devamıyla askerî hayatında büyük başarılar elde eden Çobanlı Paşa, siyasi yaşamıyla da dikkat çekmektedir. TBMM’de iki dönem Elazığ Milletvekilliği yapmıştır.

Çanakkale’de savunma planı

Çanakkale Savaşı’nda Müstahkem mevki komutanı olan Cevat Paşa, Tuğgeneral rütbesiyle Çanakkale için esaslı bir savunma planı hazırlamıştır.8 Kasım 1914’te hazırlanan savunma planı ile dört savunma bölgesi oluşturulmuştur. Oluşturulan bölgelerdeki görevler şu şekilde tarihi kayıtlarda yer almıştır:

  1. Bölge: Anadolu yakasında Kumkale ve Orhaniye, Rumeli yakasında Seddülbahir ve Ertuğrul tabyalarından oluşacaktır. Bu tabyalar İtilaf donanmasının Boğaz’a girmesini engelleyecektir.
  2. Bölge: Boğaz’a giren gemilerin Erenköy Koyu’na demirlemesi emredilmiştir. Ve bu bölgeyi harekât üssü olarak kullanmasına engel olmakla görevli obüs bataryalarından oluşmasına karar verilmiştir.
  3. Bölge: Mayın hatlarını korumakla görevli set bataryalarından oluşacaktır.
  4. Bölge: Düşman gemilerinin Marmara havzasına girmesini engellemekle görevli çok büyük savaş gücüne sahip Anadolu Hamidiye-Kilitbahir tabyalarından oluşmasına karar verildiği gibi daha ilerideki Boğaz’ın en dar yerinde bulunan Anadolu Mecidiye, Değirmenburnu ve Nara tabyalarının da bulunması istenmiştir.

Çanakkale Boğazı’na yapılan ilk taarruzda İtilaf Devletleri tarafından atılan mermiyle Seddülbahir tabyasının cephaneliğinin havaya uçması sonucu 5 subay ve 81 erimiz şehit olur. İkinci bir taarruzla İtilaf donanmasına ait filo, Türk tabyalarını top atışına tutar. Atışlarda etkin rol oynayan İngiliz ve Fransız harp gemileri her ne kadar Türk tabyalarını top atışlarıyla sıkıştırsa da istenilen sonucu elde edemezler.

3 Kasım’da birinci taarruz, 19 Şubat’ta ikinci taarruzun gerçeklemesinin ardından Cevat Paşa, 7 Mart 1914 akşamı Müstahkem Mevki Mayın Grup Komutanı Binbaşı Nazmi Bey’i yanına çağırır ve düşman gemilerinin Boğaz içerisindeki bombardımanlarda, mayın arama çalışmalarında Karanlık Liman’ı manevra alanı olarak kullanmalarından rahatsızlığını dile getirerek eldeki mayınların Karanlık Liman’a bir hat üzerine dökülmesini emreder. Dökülen mayınlar diğerlerinden farklı olarak kıyıya paralel olarak dökülür.

“Gittiler… Geçemediler… Geçemeyecekler…”

Bu esnada Kilitbahir’e gidecek olan Cevap Paşa, düşman gemisinin Bozcaada’dan Boğaz’a doğru ilerlediğini haberini alır. Hemen hava keşif emri verir ve gerekli tahkikatı yaptırır. Daha sonrasında 19. Tümen Komutanı Mustafa Kemal Bey’le görüşür. Görüşmenin ardından, düşmanın ilerleyişi devam ettiği için hemen Çanakkale’ye döner. Gerekli hazırlıklar yapılarak düşmana karşı koyma hamlesi sonuç vererek düşman gemisi Bouvet batırılır.

Bouvet’in batması ve Çobanlı Paşa’nın karargâha yani Çanakkale’ye gelişi aynı ana denk gelir. 18 Mart günü Birleşik Filo’nun üç büyük zırhlısı batar, dört zırhlısı ağır hasar alarak savaş dışı kalır ve yüzlerce askerini de kaybeder. Güneşin son ışıklarıyla birlikte donanmanın Boğaz’dan perişan bir şekilde çıkışını Dardanos Tabyasında izleyen Cevat Paşa, gemilerin ardından: “Gittiler… Geçemediler… Geçemeyecekler…” diye haykırır.

Çanakkale Savaşı’nın kazanılmasında bu denli etkin bir rol oynana Cevat (Çobanlı) Paşa, kendisini hiçbir zaman ön plana çıkarmamıştır, her zaman askerleri ve savaşın manevi havasını ön planda tutmuştur. Nitekim zafer için şunları söylemiştir; “…hatta o gece tabyalardaki bütün efrad gündüz ki müthiş yorgunluğa rağmen gece sabaha kadar çalışarak tabyaların harap olan yerlerini tamir etmişler, topları gömüldükleri toprak yığınlarından çıkarmış, temizlemiş ve ertesi gün ateşe hazır vaziyete getirmişlerdi. Her ihtimali nazar-ı dikkate alarak ertesi güne hazırlanmıştık. Ben de bu çalışmaların birkaçına gittim. Herkes o karda büyük bir gayretle çalışıyordu ki, yorulduklarını hissettiklerimi âdeta cebren oturtup dinlenmelerini temin edebiliyordum… Bunun için bazı yerlere gidemedim. Yanlarında bulunmam onların daha fazla yorgun olmalarına sebep oluyordu.”

Bu sözler bunun apaçık bir delili niteliğindedir. Bundan başka Çanakkale zaferi ile ilgili kendisine en önem verdiği anısı sorulduğunda ise; “…O gün güneşin son ışıklarıyla Boğaz’dan perişan halde çıkmakta olan düşman filosunun görünüşü idi.” Cevabını vermiştir.

En büyük pay Cevat Paşa’nın

Netice itibariyle Çanakkale cephesi I. Dünya Savaşı’ndaki en önemli cephe konumundaydı. Bu cephede yapılan savaşın zaferle sonuçlanması, savaşın kaderini değiştirdiği gibi dünya kamuoyunda büyük bir yankı uyandırmıştır. Esat Paşa’nın da anılarında belirttiği gibi savaşın kazanılmasında en büyük pay hiç şüphesiz, Çanakkale Savaşı’nın savunma hattını oluşturan Komutan Cevat (Çobanlı) Paşa’dır. Böylesi bir önem sahip olan kahramanının, adını dahi ne yazık ki birçoğumuz bilmiyoruz! Bizlere düşen Çobanlı Paşa gibi kahramanların tarihten yok olmasını önlemek ve onlara gereken değeri vererek; gençlerimizin böylesi öneme sahip olan kahramanları, ideallerindeki insan tipi olmasını sağlamaktır.

– Ahmet Ünal

KAYNAKÇA:

Nurdan Baş, “Çanakkale Cephesi Deniz Savaşlarında 18 Mart Kahramanı Cevat (Çobanlı) Paşa”, Çanakkale araştırmaları Yıllığı, (Yıl:13-Sayı:18), 2015, S.S 89-116:

Hatice Özlem Özhan, “Çanakkale Cephesi’nde Cevat Paşa (Çobanlı)”, Uluslararası Beşeri Bilimler ve Eğitim Dergisi, Erciyes Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, 1. Dil ve Kültür Çalışmaları Öğrenci Sempozyumu Özel Sayısı, 2018, S.S 33349

 

İslamofobi