Ömür, akrep ve yelkovanın birbiriyle yarışmasıyla geçer. Manâyı unutan insan, hayattan bir parça daha lokma kapmak için yaşar. Direksiyonun başında sen, ben…
Nefes aldıkça sayılarla isim takılır duraklara; 2020, 2021, 2022…
Dünya denilen bineğe kimimiz aynı duraktan binerken kimimiz aynı anda iner telaşla.
Her durak yıllara aşinalığımızı arttırır. Geçtikçe seneler arkasından bakakalırız.
İnsan, bazen evvelki durağı kaçırdım der de elini başının arasına yerleştirip düşünür durur. Anlamaz o anın kıymetini. Hayıflanmalarla yarın da düne bakakalacaktır. Lakin geçmektedir bugünün durağı.
Kimi acelecidir. Anın kıymetini bilmeden ileriye odaklanmıştır. Bugüne de yarına da yetecek olan sabır sermayesini geleceğe yatırmıştır.
Geçmişe gömülür an, geleceğe gömülür an farkında olmadan.
Kimi ise vakte riayet edip ömür bohçasının kıymetini bilir. An, anda yaşar. Evvelini düşünse de ezelini düşünse de koca kainatta vaktin yakasına sarılan “sen” vardır.
Der ya Niyazi Mısri:
Halin ne ise müşteri sen oldun o hale. Noksanı meğer adl-i ilahi de mi sandın?”
Sözün idrakiyle sorarız fani olan kendimize:
Halimin alıcısı mıyım?”
İçinde yaşadığımız çevre ve aile hamurumuzu yoğurmuştur.
Asıl cevher, fıtratını yaşamaktır. Kıvamı tutmuş mudur insanlığının?
Sorgulamanın sancısı çekilir. Hayattan gün gün lokma alırken nasıl bir kimlik inşa edilmişse öyle.
Merak edersin:
Acaba ömür yolculuğumun son durağı neresi?”
Hepsine cevap verdiği gibi bunu da yanıtlamıştır hayat yolunda usta, örnek, kıymetli lider:
Hiç ölmeyecekmiş gibi bu dünya için hemen ölecekmiş gibi ahiret için çalışın.”
Kalp, ümitle korku arasındadır. Bir ihtimal ilk durak, bir ihtimal 10 durak sonra ineceksindir son nefesinle.
Hedeflenen zaferler vardır. Ulaşılması gereken kat edilesi yollar…
Tüm gayeler, hevesler o andaki soluğunla bırakılır dünyaya. Emaneti teslim edercesine;
Gölgende durdum, bohçamı doldurdum.
Aldıklarımla, verdiklerimle
Yetiştirdiğim kendimle
Şimdi sonsuzluk âlemine.
‘Elveda!’ dercesine…”
Allah’ın selamı üzerimize olsun.