Hakkı ve hukukumuzu korumanın bedelini gerekirse hayatımla öderim.
Bu sözün sahibi Muhammed Mürsî Îsa el-Eyyat, Mısır’ın yönetimine ilk kez demokratik seçimle gelen, Mısır’ın altın yıllarını yaşattırmaya söz veren ve devrilen 5. Cumhurbaşkanı. İhvan-ı Müslimin’in kadim lideri ve Mısır’ın unutulmaz sembolü. Gerek kendisine örnek aldığı isimler gerek de kısa süreli iktidarlık döneminde ülkesine getirdiği hürriyet ve demokratik hava onu İslam dünyasında farklı bir mertebeye getiriyordu.
Muhammed Mürsî, 1954’ün Ağustos’unda Mısır’ın Şarkiye ilinde dünyaya geldi. Doğduğu yıl Müslüman Kardeşler Cemiyeti olan İhvanü’l Müslimin, iktidarı tehdit etme sebebinden dolayı kapatılmıştı ve bundan sonraki süreçte cemiyet, yeraltına çekilip teşkilatlanmaya devam etti. Böyle bir Mısır’da (siyasi yasak, baskı, şantaj ve suikastlerin olduğu) doğan Mursi, Kahire Üniversitesi’nde mühendislik lisansı aldıktan sonra doktorasını Amerika’da tamamladı. Genç yaşında (23) Müslüman Kardeşler hareketine katıldı. Hasan El-Benna, Seyyid Kutub gibi ileri gelen isimleri hayatına örnek aldı. Ama kim bilebilirdi ki onların kaderlerini kendi kaderiyle bağlayacağını?
Darbe ile sonlanan devrimin ayak sesleri
Arap Baharı ile gelen süreç Mısır’ı da etkiledi haliyle. Bu dönemde siyasî baskılar ve sosyo-ekonomik olarak geri kalmanın etkisiyle bu düzene daha fazla dayanamayan Mısır halkı, Tunus’taki Yasemin Devriminden ilham alarak Ocak 2011’de Hüsnü Mübarek karşıtı bir ayaklanmaya girişti. Ayaklanmalar geniş bir kitleye yayılınca Hüsnü Mübarek iktidardan çekildi. Bu süreçte Mısır iktidarına gelen İhvan-ı Müslimin ile diğer İslamcı gruplar da güç kazanmaya başlamıştı. Bu iki siyasî grubun çabalarıyla yapılan yeni anayasa, liberal düşünce ve sol kesimlerden ciddi tepki çekmişti. 2012 Mısır cumhurbaşkanlığı seçiminde Müslüman Kardeşler Muhammed Mursi’yi aday gösterdi. 30 Haziran 2012 yılında iktidara gelen Mursi’nin yaptığı yenilik ve özgürlük adına gösterdiği mücadeleler kamuoyunda büyük ses getirdi.
İktidarının bir senesini yeni tamamlamasına karşılık 2012-2013 Mısır protestoları olarak bilinen ve 3 Temmuz 2013’de yapılan büyük çaplı gösteriler sonucunda Mısır ordusu askeri bir darbe yapıp sivilleri savunmasız hale getirdi. Mursi ise darbeyi tanımadığını aynen şu şekilde halkına duyurdu:
Meşruiyeti korumanın bedeli, benim kanımsa şayet, bu vatanın uğruna hiç önemsemeden, bu ülkenin istikrarı için feda etmeye hazırım.
Nihayetinde 3 Temmuz 2013’te askerî bir darbe ile Müslüman Kardeşler yönetimi devrildi, bu cemiyetin lideri olan Muhammed Mursi ve diğer üst düzey teşkilatçılar mecliste söz söyleme hakkını kaybetti.
Muhammed Mursi, önderliğini yaptığı Müslüman Kardeşler Cemiyetine direnmelerini açıkça söyledi.
16 Haziran 2015 günü hakkında açılan “casusluk” davasından müebbet hapse mahkûm olurken, “cezaevi baskınları” davasında ise sözde mahkeme idam kararı verdi.
Sağlık durumunun kötüye gitmesinden sonra, 17 Haziran 2019 tarihinde, Cumhurbaşkanı seçilmesinden 7 yıl sonra duruşma sırasında şehit oldu. Ardında ise ümidi olan bir Mısır halkı, ondan güç ve cesaret alan bir ümmet bıraktı. O, ülkesine refah rüzgârları estirirken vatan ve millet sevgisinin ne olduğunu, boyun eğmeyip hakikatin nidalarını bütün dünyaya nasıl duyurduğunu, bir liderin direniş ve mücadele için nelere cesaret etmesi gerektiğini tüm insanlığa hayatıyla göstermiş oldu. Cihadını sürdürdü ve dava bayrağını bütün Müslümanlara bıraktı.
Şu ayeti dilinden düşürmedi:
Allah davasında galip gelendir ancak insanların çoğu bunu bilmez. (Yusuf Suresi/21. Ayet)
Devrim, darbe ile sona ermişti. Fakat İslam dünyasının çilesini çeken gençler onun şu sözünü yüreklerinde mıh gibi saklayacaklar:
Düşmanlarım bana ne yapabilirler ki, ben cenneti yüreğimde taşıyorum, öldürülmem şehadettir.