Toplumları temsil eden metaforlar vardır. Adı konulmuş ya da konulmamış simgelerle toplumlar anlatılır. Bazı toplumlar için ise sembolik anlamı olan araçlar vardır. Mesela ayakkabı Yahudiler için mühimdir. Toprağı, vatanı temsil eder. Yalın ayak olmak da bu bakımdan sembolik anlamı haizdir.
Ayakkabı metaforu
Toprak denildiğinde Yahudiler akla gelir. Çünkü Siyonist ideoloji bunun üzerine bina edilir. Bugünkü Filistin ve çevresi, kendileri için kutsal ve Tanrı tarafından “vaat edilmiş” topraklardır. O yüzden Filistinlilere yaptıkları zulüm yasaldır, hatta zaruridir! Kendilerine vaat edilmiş topraklara sahip olana kadar ne yapılsa mubahtır.
Tersten baktığımızda ise Filistinlilerin vatan yani ayaklarına giyecekleri ayakkabı sorunları vardır. Ayakkabı metaforu, zamana göre değişiklik arz ederek başka bir eşya ya da mecrada kendini bulabilir.
Özellikle yakın zamana kadar sinema, Filistinliler için bir çift ayakkabı hüviyetindeydi. Çünkü kendilerini ifade edebilecekleri başka alanları yok denecek kadar azdı. Genel medya doğruyu dile getirmemektedir ve Filistinliler ancak sinema filmleriyle dünyaya izahta bulunabilirler. Şimdilerde sosyal medya ve yeni medya araçları daha önce olmayan alanlar açıyor. Sinema ile aynı işlevi görüyor.
Filistin meselesini ele aldığımızda simgeleşmiş bazı görseller ve filmler eşliğinde değerlendirme yapmak durumunda kalıyoruz. Sinema, ifade etme aracı olarak eskimeyen etkisiyle Filistinliler için hala önemli bir alandır. Hollywood’un Siyonist tezleri güçlendirme adına hemen her yıl holokost filmi yapmasına da bu zaviyeden bakmak gerekir. İsrail tezlerini savunan yüzlerce film yapılmasına rağmen Filistin direnişini anlatan filmlerin sayısı çok azdır. Elbette bunda sinemanın endüstriyel olarak zor ve pahalı olmasının etkisi de vardır.
Filistinliler nerede çoğunlukta?
Filistin ile alakalı filmleri sadece Filistinlilerin yapmasını beklemek de abestir. Hollywood, Yahudilerin güçlü olduğu bir mecra iken böyle bir sorun yoktur. Peki, Filistinliler nerede çoğunlukta?
Maalesef sinemada Filistinlilerin ve bu hassasiyeti gözetenlerin sayısı az. Yahudi lobilerinin engellemeleri ile sinema yapmanın zorlukları birleşince, Filistin hakkında yapılacak sağduyulu yapımların sayısı az kalır. İnternette hızlı bir aramayla baktığınızda da aradaki uçurumu görmek mümkün. İsrail tezlerini savunan filmlerin genellikle ticarî yapımlar olması (çok kişiye ulaşması, büyük hasılatlar elde etmesi, filmlerde yıldız oyuncuların yer alması) göze çarpan unsurlardan. Filistin’de gerçekte ne yaşandığını anlatan filmler ise bağımsız sinema örnekleridir (düşük bütçeli, festivallerde gösterim şansı bulan, gişede varlık gösteremeyen, tanıdık simaların yer almadığı).
Hal böyle olunca Filistin meselesinin esas hatlarının sinema perdesinde yer almasını sağlamak için birilerinin bir şeyler yapması zarureti açığa çıkıyor. Öncelikle fonlar oluşturulmalı. Filistinli sinemacılar ya da Filistin ile alakalı film yapmak isteyenler için kaynak sağlanmalı. Bu filmlerin yer alma ihtimali olan mecralar çoğaltılmalı. Gösterim imkanı bakımından sinema salonları çoğaltılmalı ya da mevcut sinema salonlarında gösterilmeleri sağlanmalı. Ayrıca izleyici de bu hassasiyete sahip filmleri sahipsiz bırakmamalı.
İzleyiciye düşen vazifenin altını çizmek isterim
Film, izleyici için yapılır. Seyircisi yoksa film eksiktir. Kendini tamamlayamamıştır. Dolayısıyla filmin izleyiciye ulaşma imkanlarının sağlanması tek başına yetmez. İzleyici de üzerine düşeni yaparak bu filmleri izlemeli. Arayıp bulmalı, sosyal medyada bahsetmeli. Benzerlerinin yapılması için teşvik manasına gelecek bu adımları ve daha fazlasını yerine getirmeli. Aksi takdirde Filistinlilerin ayakkabısı olduğunu söyleyebileceğimiz filmler olmaz. Ve Filistinliler yalın ayak kalır.